Vakıf Bank Kültür Yayınları (VBKY) Kıpçak Türk halkları arasında en yaygın destanlardan biri olan “Edige Batır Destanı”nı günümüz Türkçesi ile okura sunuyor. Eser, gerçek hayatta da yaşamış tarihi bir isim olan ve Altın Orda devletinin hakimiyetini sürdürebilmesi için oğlu Moradım ile büyük mücadeleler veren kahraman bir savaşçının hikâyesini anlatıyor. Destanda, Edige’nin yanı sıra Timur Han ve Toktamış gibi 14’üncü yüzyılın tarihi isimleri de yer alıyor.
Destan, Altın Orda devletinin bulunduğu Hazar Denizi kıyısında geçer. Edige, Urus Han’a karşı Toktamış’ın yanında çarpışır, Toktamış’ın verdiği sözleri tutmaması üzerine araları açılınca Timur Han’a gidip onun yanında Toktamış’a karşı savaşır. Savaşın sonucunda Timur’un galip gelmesi ve Toktamış’ın yenilmesiyle Timur’un en güvendiği adamlardan biri ve devletin Baş Bey’i olarak Altın Orda’yı yirmi beş yıla yakın bir zaman yönetir. Edige’nin desteklediği prenslerin han olduğu Altın Orda, bu devirde yeniden bir yükselme devresine girer, ancak taht entrikaları ve babasının intikamı peşinde koşan Kadirbirdi’nin düşmanlığı sonucunda Edige ve oğlu Muradım öldürülür, Altın Orda da yeniden iç kavgaların getirdiği karışıklığa gömülür.
Ünlü Başkurt ozanı Burangolov nüshası olarak bilinen bu çalışma; destanın 500. yıl dönümü kutlamaları kapsamında, 1762 tarihli el yazması kaynak alınarak, M. Borangolov, Rəşit Nigmeti, Bayazit Bikbay ve tarihçi Ebubekir Usmanov tarafından 1940 yılında tamamlandı. Burangolov’un yasağa maruz kalan çalışması, ilk kez 1989 yılında “Agizel” adlı dergide yayımlandı. Akademisyen Göksel Öztürk tarafından hazırlanan eserde, Başkurtça ve Türkçe dillerinde ortak olan kelimelerin korunmasına özen gösterildi.
Destanda yiğitliği, adil hüküm vermesi, akıllılığı ve cömertliği ile ön plana çıkan Edige, bazı tarihi kaynaklarda şöyle tasvir ediliyor. “Yüzü gayet esmer olup, orta boylu, tıknaz vücutlu, akıllı, cömert, güler yüzlü, basiretli ve dirayetli bir adamdı.” Başkurt versiyonu dışında Kazak, Kazan Tatar, Kırım Tatar, Karakalpak, Tatar, Nogay, Özbek, Karakalpak, Türkmen, Dobruca Kırım Tatar versiyonları da bulunan destan, Kıpçak Türk halklarının zengin hayal gücü ve yaratıcılığını kahramanlık teması üzerinden ortaya koyuyor.
“Güleç yüzlü halkımın
Göz yaşını göl eden,
Bahadır doğan yurtların
Hepsini de kül eden,
Narıs denilen bir bahadır
Yurdu talan etmeye ordu toplamış,
Bu düşmana savaş açmayıp
Bahadır rahat uyur mu?
Yurdu kana boyandığında
Kan yutan yurdunu
Korumaya koşmayan yiğit,
Yurda bahadır olur mu?
Öz yurduma döneyim,
Baba Tökleş Dağı’na
Çıkıp okumu atayım!
İdili’imi per perişan edip
Halkıma rahat vermeyen,
Malını alıp, acı çektirip
Yurdu talan eden beylerin
Hepsini yurttan kovayım!
Edige’nin bu sözünüTimur sessizce dinledi.”