Dünya genelinde günde ortalama 1.3 milyon kişi şehirlere göç ediyor ve 2025 yılına kadar dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 65’nin şehirlerde yaşayacağı öngörülüyor.
Kentlerde yaşayan nüfus sayılarının hızla arttığı günümüzde, trafik, kirlilik, enerji tüketimi, atık artışı gibi ciddi kentsel sorunlar, şehir yönetimleri için ‘akıllı şehir’ yatırımlarını kaçınılmaz hale getiriyor. Şehir kaynaklarının etkin kullanılabilmesi için yapılan “akıllı uygulamalar”, şehirlerin teknoloji desteğiyle kalkınmasını ve ekonomik gelişimini sağlamakta. Bu şehirlilerin de yaşam kalitesini artırıyor ve kaliteli iş gücünü barındırmak için fırsatlar oluşturuyor.
Ulaşım, altyapı, sağlık, enerji ve çevre gibi kentsel hizmetlerde sunulan teknolojik çözümler, akıllı şehir projelerinin başını çekiyor.
Trafik yoğunluğunu gösteren uygulamalar, yeşil dalga sistemleri, şehrin belirli alanlarında ücretsiz kablosuz internet (wifi) servisi, akıllı binalar, enerji verimliliğini sağlayan akıllı kentsel aydınlatmalar, akıllı su sayaçları, şehir güvenliği için yerleştirilen akıllı kamera sistemleri, yangın algılayan termal kamera sistemleri hepimizin hayatına girmiş en yaygın akıllı şehir uygulamalarına örneklerdir.
Pandemide, akıllı şehir yatırımları dünyada yeniden masaya yatırıldı
Şehirlilerin günlük yaşamlarının ve ekonomik hayatın sürdürülebilirliği için lojistik, eğitim, sağlık ve güvenlik alanlarındaki yatırımlar pandemi sürecinde hız kazandı. Toplu taşıma alanlarının girişlerine yerleştirilen termal ateş ölçerler, dijital iletişim platformlarının yaygınlaştırılması, sanal sağlık danışmanlıkları, toplu yaşam alanlarına ve yaya geçitlerine giren kişi sayısının kontrol altına alınması için yerleştirilen kontrol sensörleri gibi uygulamalar pandemi ile yoğunluğu artan akıllı şehir uygulamalarıdır.
Covid-19 döneminde, şehir yönetimlerinin “akıllı şehir” yatırımlarını yeniden masaya yatırdığını kaydeden Canovate Group CMO’su Erdem Günay, şunları söyledi:
“Akıllı şehir uygulamaları, yaşam kalitesini artırmak ve daha sürdürülebilir bir kent hayatı sunabilmek için yapılan dijital dönüşüm uygulamalarıdır. İnsanoğlu günlük hayatına devam ederken fiziksel şehir hayatından toplanan, depolanan, işlenen ve geri bildirilen veriler, şehir yönetimleri açısından kaynakları optimize etmek, şehirliler için hayatı kolaylaştırmak ve yaşanabilecek olası felaketler için önceden önlem alabilmek adına çok kritiktir. Bu teknolojileri destekleyen, nesnelerin interneti (IoT) cihazları, 5G teknolojisi ve fiber optik altyapılar çok yakınımızdadır ve her geçen gün hayatımıza daha da derinlemesine nüfuz edecektir. Uzmanlar, dünya genelinde 2025 yılına kadar akıllı şehir altyapısına 326 milyar dolara yakın yatırım yapılacağı öngörülüyor. Kısaca, gelecek yaşantımızda, nesnelerin internete bağlanıp veri gönderip alabilmesi tamamen internet hızına, bant genişliğine ve düşük gecikmeli veri iletişimine bağlıdır.
Bu durumda şehir altyapılarında fiber optik kablolama altyapısı; hem 5G teknolojisinin, hem de akıllı şehirlerin hızlı yapılanması için en ileri seviye çözüm olarak hayatımızın bir parçası haline geliyor. Nesnelerin interneti (IoT) için 5G teknolojisi ne kadar önem arz ediyorsa, 5G teknolojisinin yaygınlaşabilmesi için de fiber optik altyapı ve mikro veri merkezleri o kadar önem taşıyor.”
2025 yılına kadar, dünya çapında IoT cihazlarının sayısı 75 milyar cihazı geçecek
Akıllı şehirlerin temel taşının nesnelerin interneti (IoT) olduğunun altını çizen Canovate Group CMO’su Erdem Günay, şunları anlattı:
“Akıllı şehirlerde nesnelerin interneti (IoT), gerçek zamanlı veri toplanması ve bu verilere dayalı olarak taleplerdeki değişimi ve kaynakların optimizasyonu için arada gerekli iletişimi sağlıyor. IoT bilişim ağında binlerce mobil cihaz, sensör, akıllı otopark, toplu taşıma aracı, akıllı kamera, radarlar vb. veri üretip birbirleri ile haberleşecek. 2025 yılına kadar dünya çapındaki IoT cihazların sayısının 75 milyar cihazı geçeceği tahmin ediliyor. Mevcut 4G ağı mobil veri servislerini iyileştirmek adına dizayn edilse de, hızla artan cihaz sayısı ve veri kullanımı 5G gereksinimini artırıyor.
Bu nedenle 5G teknolojisinin yaygınlaşması, hem nesnelerin internetinin potansiyelinin tam olarak kullanılabilmesi, hem de akıllı şehirlerdeki uygulamaların daha efektif çalışabilmesi için çok önemli bir role sahiptir. Kalabalık alanlardaki çoklu kullanımlarda dahi hızlı internet servisi, kapsama alanının genişlemesi, daha hızlı veri aktarımı ve IoT cihazların gereksinim duyduğu bant genişliği akıllı şehirler için 5G’nin sağlayacağı faydalardan sadece birkaçıdır. Bu noktada internet hızını yaklaşık 10 kat artırma potansiyeli olan 5G için, 5G tedarik zincirlerinin dünya çapında önümüzdeki yakın dönemde 200 milyar dolar yatırım yapması öngörülüyor.”
“Modüler Mikro Veri Merkezleri” kritik öneme sahip
Teknolojinin ve dijital dönüşümün hayatımızın her noktasını etkilemekte. Akıllı şehir projelerini de bu büyük dönüşümün bir parçası haline getirdiğini ifade eden Günay, şöyle devam etti:
“Akıllı şehirler yapılandırılırken, IoT cihazlardan gelen ham veriler öyle büyüktür ki, bu verileri olduğu hali ile bir ağ üzerinden iletmek, ağ kaynaklarına büyük yük getirerek maliyetleri çok artıracaktır. Bu nedenle, akıllı şehir planlamalarında ‘sınır bilişim/uçta hesaplama’ hayatlarımıza girecektir. Sınır bilişim, ham verilerin veri kaynağına yakın bir mikro veri merkezinde işlenerek, sadece gerekli ve anlamlandırılmış bilgilerin, ana veri merkezine veya buluta aktarılması demektir. Örneğin, bir termal radardan gelen her veriyi değil, sadece sıcaklık derecesinin belli bir seviyeyi geçtiği verileri, ana merkeze iletecektir. Bu anlamda doğru bir yapılanma, aktarılan veri büyüklüğünü ve aktarımdaki gecikmeleri %95’e kadar azaltacaktır. Yapay zeka sayesinde gelinen bu noktada, akıllı şehirlerdeki IoT sistemlerin daha verimli çalışabilmesi için az yer kaplayan ve modüler mikro veri merkezleri çok kritik öneme sahiptir.”