Ülkemizin özgün lezzetlerini ve yöresel üreticileri desteklemek adına bir lezzet envanteri oluşturulması konusunda önemli işlere imza atan ve uluslararası projelerle adını duyuran Mutfak Dostları Derneği çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. 12 Ocak 2019 akşamı İstanbul’un en eski turizm işletmelerinden Kalyon Otel’in girişinde yer alan Falyanos by Kalyon’da Mutfak Dostları Derneği tarafından gerçekleştirilen “Dünden Bugüne İstanbul’un Balıkları” etkinliğinde, İstanbul’un yitirdiğimiz sucul zenginliği ve Boğaz’ın kaybolan balık türleri İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk ve gazeteci Ahmet Örs’ün sunumlarıyla dinleyicilere aktarıldı.
İstanbul’un ne yazık ki balık zenginliğini yitirdiği bir dönemden geçtiğimizi belirten Mutfak Dostları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Kakınç, yaptığı açılış konuşmasında şunları söyledi: “İstanbul’da Ocak, yakalanan balıkların en lezzetli olduğu aydı. Ancak ne yazık ki bugün balık çeşitlerimizin çoğunu bilinçsizlik nedeniyle yitirmiş durumdayız. Çünkü dünyada artık bir küresel yok oluştan bahsediliyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre, deniz canlılarının yüzde 30’u çoktan yok oldu. Yüzde 70’inin de 30 yıllık bir ömrü kaldı. Mutfak Dostları Derneği olarak bu konuya dikkat çekerken, tükenen balıklar yapılan yanlışlar ve yarınımız hakkında farkındalık yaratmayı hedefliyoruz”.
Yaptığı sunumda Türkiye’deki mevzuatla AB mevzuatı kıyaslandığında eksikliklerin olduğunu ancak sorunun bu eksiklerden ziyade uygulamadan kaynaklandığını anlatan, İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Öztürk de Türkiye’nin kendi denizlerindeki balıkları bilinçsizce ve insafsızca tükettiğini söyledi. Öztürk, “10 yıl önce konuşuyor olsaydık size ‘10 kilo balığın 8’ini denizden tutuyoruz’ derdim. Bugün bu oran 5 kiloya inmiş durumda ve gidişat daha da aşağılara doğru yönlenmiş durumda. Biz balık tutmasını da balığı tüketmesini de bilmiyoruz. Gırgır, trol, dinamit, zıpkın… Nerede, ne yapılmaması gerekiyorsa yapıyoruz. Tutmasını bilmediğimiz gibi tüketmesini de bilmiyoruz. Toplam balık miktarımızın yüzde 10’u, balığı yanlış kestiğimiz ve yanlış pişirdiğimiz için
ziyan oluyor“ dedi.
Hem gazeteci ve araştırmacı kimliği, hem derin gözlemleriyle katılımcılara eski İstanbul’a nostaljik bir yolculuk yaptıran Ahmet Örs ise “Marmara balıkları ile onların çevresinde binlerce yılda oluşan benzersiz gelenek ve yaşam biçimi de kültür mirası kapsamına alınmaya layık. Bu gerçekleştirilirse, belki Marmara balıklarına birileri sahip çıkar, torunlarımız balıklarımızı sadece mutfak tarihi kitaplarından okuyup öğrenmek zorunda kalmazlar“ diye konuştu.