Günlük hayatımızda birçok finansal veya diğer başkaca işlemleri gerçekleştirirken, bilinçsiz olarak kimlik bilgileri, kredi kartı numaraları veya adres bilgileri gibi kişisel verilerimizi kullanıyoruz. Kayıt altına alınan ve depolanan bu bilgiler, veri vasfını korumaya devam ediyor. Kişisel verilerin anayasal güvence altına alınmasıyla birlikte, kişilerin açık rızaları olmadan hiçbir bilgisi işlenemiyor.
Kanunun, başta özel hayatın gizliliği olmak üzere, Anayasamız ile de güvence altında olan kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve diğer tarafta şirketler açısından güvenilir ticari ilişkileri tesis etmek gibi önemli amaçlara hizmet ettiğini vurgulayan Baran Usanmaz, şunları söyledi: “Bu çerçevede kişisel verilerle ilgili haksız veya hukuka aykırı işlem uygulayan gerçek ya da tüzel kişilerin, kişisel verileri kullanma yönetimlerine çeşitli disiplin ve kurallar getiriliyor. Bu kurallar getirilirken, kişisel veri niteliği taşıyan işlemlerinin uygulanmasının engellenmesi değil, vatandaşların kişisel verilerinin ve şirketlerin ticari sırlarının korunmasındaki yüksek menfaat göz önünde tutularak , verilerin işlenmesine duyulan gereksinimler arasında denge kurulmaya çalışılıyor. Gerçekleştirilmesi gereken şey, ortak bir noktada buluşabilmek adına söz konusu bilgilerin sadece belli bir amaca hizmet edeceği, istismara sebebiyet verilmeyeceği ve bu güvene sahip olmalarının sağlanacağı, vatandaşın ve hatta şirketlerin rızasına dayanan, kanuna uyumlu sistemlerin oluşturulmasıdır ‘’ dedi.
Kişilik haklarına bağlı bu bilgilerin mahremiyetinin sağlanabilmesi için yürürlüğe konulan bu kanun hakkında, bireylerin ve şirketlerin istenilen düzeyde bilgi sahibi olabilmeleri için çalışmalar sürdürülüyor.
