İş piyasalarında ve demografik yapılarda, teknolojinin ve globalleşmenin etkisiyle yepyeni dinamikler oluşuyor. Dijital Göçebelik, bu değişimlerin merkezinde yer alan en dikkat çekici trendlerden biri. Yani yeni bir çalışma ve yaşam paradigması oluşuyor desek yanlış olmaz.
Bireylerin herhangi bir sabit ofis veya lokasyona bağlı kalmadan çalışabildiği bu yeni yaşam ve çalışma modeli, internet ve teknolojinin olanakları sayesinde hızla yaygınlaşıyor. Bu dönüşümde, uzaktan çalışma kültürünün pandemi süreciyle birlikte kendini kanıtlaması da önemli bir rol oynadı diyebiliriz.
Dijital göçebelik, yalnızca bireylerin hayatını değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda iş dünyasını ve demografik yapıları da köklü bir şekilde dönüştürüyor.
Dijital göçebeliğin gelişmesi ve daha akışkan hale gelmesiyle birlikte firmalar, sınır ötesi yeteneklere daha kolay ulaşabiliyor. Artık bir yazılım geliştirici, tasarımcı veya danışman dünyanın herhangi bir yerinden bir şirkete değer katabiliyor. Bu küresel yetenek havuzunun her firma tarafından daha ulaşılabilir olması anlamına gelirken başka bir açıdan ise iş piyasasını daha rekabetçi ve dinamik hale getiriyor.
Gelişmiş ülkeler, daha düşük maliyetlerle hizmet alabilecekleri global yeteneklere yönelirken, yerel işgücüne olan talep azalabiliyor. Bu da geleneksel iş modellerinde köklü değişikliklere yol açacağının bir habercisi.
Dünyanın her bir yerinde ki firmalar, dijital göçebeler için uzaktan çalışma süreçlerine yatırım yaparak hem maliyet avantajı elde ediyor hem de daha geniş bir yetenek havuzundan yararlanabiliyor.
· Dijital göçebeler, büyük şehirlerin yoğun ve pahalı bölgelerinden daha sakin, uygun maliyetli şehirlere yönelerek yer değiştirme dinamiklerini etkiliyorlar. Pandemi döneminde kira fiyatlarındaki düşüş bu değişimi destekleyen bir örnek oldu.
· Uzaktan çalışma kültürü, ülkeler arası beyin göçünü daha esnek hale getiriyor. Yani geleneksel göçmenlik anlayışı yerini dijital göçmenliğe bırakıyor diyebiliriz.
· Dijital göçebeler, gittikleri yerlerde farklı kültürleri bir araya getirerek demografik çeşitliliği artırıyor. Bu, haliyle sosyal zenginleşme demek.
Firmalar ve Ülke bu süreci nasıl daha değerli hale getiririz?
Öncelikle firmalar dijital göçebeler için cazip bir işveren haline gelebilmenin yolunu aramalılar. İnsan kaynakları yönetimi departmalarını “Küresel kaynak yönetimi” adıyla daha da genişletebilirler.
Bunun için de uzaktan ve hibrit çalışma modellerine yakın durmaya çalışabilir, dijital araçlara ve kültürel farkındalığa yatırım yapabilirler.
· Sadece Türkiye içinden değil, yurtdışından yetenekleri çekmek için uzaktan işe alım stratejileri geliştirmek önemli. Bunun için de firmaların global işe alım süreçlerine adapte olmaları gerekir.
· Kültürel çeşitliliği desteklemek için farklı ülkelerden çalışanların uyum sağlamasını kolaylaştıracak kültürel farkındalık programları düzenleyebilirler.
· Firmalar çalışan deneyimini zenginleştirmek ve bağlılığını arttırmak için dijital araçlar ve sanal etkinliklerle yatırım yapmalı ve uzaktan çalışanlar için güvenli erişim sağlayan yazılımlar ve politikalar geliştirmeliler.
Dijital göçebelik, sadece bir çalışma modeli değil, iş dünyası ve toplumlar için yeni bir paradigma değişimi anlamına geliyor. Bu değişimi anlayan ve ona hızla adapte olan firmalar ve ülkeler, bu trendi tehdit yerine fırsata dönüştürecektir.
Ülke olarak hem yerel hem de uluslararası yetenekleri çekerek, Türkiye’nin küresel iş piyasasındaki konumunu güçlendirecek adımlar atmamız mümkün…
Ülkemizin parlak zekalarını artık çoğunlukla fiziksel olarak başka ülkelere göndermiyoruz belki ama beyin olarak farklı ülkelerde ki firmalara hizmet veren beyinler haline geliyor. Onun için önce ülkemizin var olan beyinlerinin dışarıya kaçırmamak için yapılması gereken ne varsa yapılması önemli.
Siz ne dersiniz?