Geçen sayıda ”içinde ekonomi geçmeyen yeni ekonomi sistemi” başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
Bu yazı beklediğimden çok fazla ses getirdi.
Eleştirenler, destekleyenler, beğenenler, beğenmeyenler oldu.
Ancak dikkatli takip eden okurlarımız vardı ki; Mehmet Şimşek yönetimindeki ekonomi programının ekonomiyle pek de ilgili olmadığını dile getirdiğimizi bize hatırlattılar. Biz yazımızda, onlarda pratikte ekonomi yönetiminin açıklamalarında en çok kullanılan kelimelerin “vergi, ceza, ihbar, yaptırım, sıkılaşma” gibi ekonomiye ve üretime değil, neden niye olduğu anlaşılamayan düzenlemelere aitti.
Gün geçmediki, adeta üretimi durdurmaya, üreteni cezalandırmaya yönelik bir açıklama gelmesin. Hatta, iş o kadar ileri götürüldü ki, bir parayı değil borcu ifade eden kredi kartından bile vergi almaya kalkışıldı. Yapmayın beyler! Allah aşkına biraz insaf, biraz izan.
Hali hazırda ekonomik gelişmelere göre, Merkez Bankası bir kez daha faizi sabit bıraktı. Başka kamu bankaları olmak üzere kredi muslukları yüzde % 70lere ulaşan faizlere rağmen ya kısıldı, ya tamamen kapatıldı. Başta KOBİ’ler olmak üzere üretim yapan, esnaf, sanatkar toplumları içinde bulunan bütün üretim kesimleri can suyu tabir edilecek finansman kaynaklarından mahrum bırakıldı.
Yakın zamana kadar 2024’e kadar değişim dönüşüm olacak diyenler, şimdiden 2025’in bile kötü olacağına dair beklentilerini açıkladılar. Yani 2024’te ifade edilen ekonomik iyileşmeler 2025’te bile gerçekleşmeyecek sözlerine dönüştü.
Belli ki bizi kale alan yok söylediklerimizin doğru çıkmasından uyarımızın tutulmamasından şikâyetçi değiliz. Lakin işyerlerine ekmek teknelerine fabrikalarına ziyarete gittiklerim reel ekonomi unsurlarının çektiği sıkıntılar ıstıraplar çok üzücü…
Bunca ıstırabın arkasında, aşlarını kaybeden onca iş sahibinin günahını kim ödeyecek. ”Ölen, ölür. Kalan sağlar bizimdir mantığı mı işleyecek! Görünen odur ki, bir şey olmayacak. Bakanlar yine çıkacak nutuklar atacak makyajlı rakamlarla kafaları karıştıracaklar. Ama sonuç değişmeyecek.
Biz yazdıklarımızla, bu ülkenin gelişen insanları ise ahları ve vahları ile baş başa kalacak
Yine köşe yazımın sonunda 4 tane başlık belirtmiştim. Dikkatli okurlarım hatırlar, isteyenlerde bakabilirler. Görüştüğüm iş adamları ekonomi ile değerlendirmeler yapmıştık. O zaman batıyoruz diyenlere ulaşamadım kepenk kapattıklarını gördüm. Demek ki anladığım kadarıyla işlerini döndürmek için gerekli finansmana ulaşamadığını tahmin ediyorum
Ben ülke ekonomisi adına karamsar değilim. Ancak üretim ekonomisini desteklenmediği hiçbir ekonomik krizlerin aşılacağına inanmıyorum.
Şu anda enflasyonu düşürmek adına ekonomiyi soğutmaya, sıkı para politikası ile piyasayı daraltmayı aslına bakarsanız gerçekte üretmeyi azaltan ekonomik sistemi doğru bulmuyorum.
Ne olursa olsun hangi ekonomik tedbirler alınırsa alınsın, kabul ederim. Ama üretimin düşmesini sebep olacak hiçbir ekonomik anlayışı kabul etmiyorum.
Tekraren söylüyorum ki faizin düşürülmesi ekonomimize ne kadar zarar verdiyse, Enflasyon azdırdıysa, Şu anda sadece faizi artırarak ve finansal destekleri keserek yapılan uygulamada o kadar zarar vermiştir.
Şu ana kadar üzülerek haklı çıktığımız gibi bundan sonrasını da göreceğiz.
Türkiye Cumhuriyeti’mizin 101.Yılını kutluyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerini iletiyorum bitiriyorum; “Benim naçiz vücudum bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
https://www.paravizyon.com.tr/author/nusret-kafasibuyuk/ekonomik-istirap/
