enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,9466
EURO
36,7211
ALTIN
2.977,22
BIST
10.125,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
9°C
İstanbul
9°C
Yağmurlu
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Açık
11°C
Salı Parçalı Bulutlu
13°C
Çarşamba Açık
12°C

Ekonominin ve hayatın dijital dönüşümü / Zuhal Mansfield

Ekonominin ve hayatın dijital dönüşümü / Zuhal Mansfield
REKLAM ALANI

Masallarda bahsedilen şeylerle karşılaşıyorsanız, hayatın içinde görüyorsanız, bilin ki teknoloji size de dokunmaya başlamıştır. Artık, teknoloji ile masallardaki her şey gerçek oluyor: Her soruyu bilen ak sakallı dede, Google olarak karşımızda, tek boynuzlu at Unicorn olarak sağdan soldan çıkıp milyar dolarlar ile koşuyor. Dahası da var…
Sonuçta, Alaaddin’in Sihirli Lambasından çıkan cin bize üç dilek hakkı sunuyor: Yapay Zeka, Blockchain ve CRISPR… Ya bunları seçeceğiz, ya da tarihin bilinmezliğine göçüp gideceğiz!
Bu masalımsı dünyada her gün “yeni bir ilk” haberleri alıyoruz. Benim ilgimi çeken ilklerden biri Ukrayna’dan geldi. Nüfuz Cüzdanını akıllı telefon uygulamasına sokan Dünya’da ilk devlet Ukrayna’da oldu. Ülkenin Dijitalleşme Bakanlığı da var. Bunun pek çok yansıması yaşanacak. Bir tanesi şu: Ukrayna’daki IT uzmanı sayısının 2024’te bugünkü 200 binden, 450 bine çıkması sağlanacak. Böylece, IT ihracatı 5 milyar dolardan 15 milyar dolara çıkmasını planlanıyor.
Birkaç yıl önce Estonya da, kamusal ve özel bir resmi nitelikte işleri cep telefonundan yapmaya başlamıştı.
Hep bunlar dijitalleşmenin farklı yansımaları…
Dijitalleşme, sadece rakamlarla ilgili yeni bir yaşam ortamı sağlamıyor. Hayatımızı, duygularımızı, işlerimizi ve ilişkilerimizi dönüştüren ve yapısal değiştiren yeni bir interaktif bir ağı sağlıyor.
Malum “digital” kelimesinin Türkçe karşılığı “sayısal”dır. Ama yüklediği o kadar çok anlam var ki sayısal yerine dijital demeyi tercih ettik. Aslında kelimenin etimolojik kökenine inersek, bizi niye bu kadar çepeçevre sarmaladığını daha iyi anlarız.
Kelimenin kökeni Latince “Digitus” yani işaret parmağı kelimesinden türetilmiş. Aynı kökten Latince index (işaret parmağı), dīcere (söylemek), dictare (bildirmek), Eski Yunanca deíknymi, deig- (işaret etmek), dikē (yargı), İngilizce teach (öğretmek) kelimelerini de sayabiliriz. İşaret etmekle kalmıyor, bildiriyor, yargılıyor, öğretiyor…
Kelime hayatımıza ilk olarak 1964 yılında “dijital voltmetre” olarak bir reklamda kullanılmıştı. Benim hayatıma 80’li yıllarda dijital saatim ile girdi. Çok seyahat eden biri yanında sürekli çalar taşıması gerekmemesi, saatimde oyun programlarının olması büyük bir değişimdir. Ya şimdi?
Size bir teklifte bulunmak istiyorum. Kaç para karşılığı, Google arama erişimini bir aylığına bırakırsınız? 100 lira, 1000 lira…
Peki, cep telefonunuzu kaç para karşılığında bir ay kullanmama kararı verirsiniz? 1000 lira, 5000 lira… Şahsen ben 20 bin lira karşılığında bile kabul edemem… Bir şirketin CEO’suna sıfırları ne kadar artırsanız da böyle bir teklifi yapmaya çekinirsiniz…
Bu bile, dijital hayatın ne kadar içinde olduğumuzu anlamaya yeter…
Pandemi öncesinde Amerikalılar, yalnızca Google ve Wikipedia’da değil, sosyal ağlarda, çevrimiçi kurslarda, haritalarda, mesajlaşmada, video konferansta, müzikte, akıllı telefon uygulamalarında ve daha fazlasında dijital medyada günde ortalama 6,3 saat geçirdi. Ya kapanma sırasında bu zaman kaç saate çıkmıştır?
Dijital ekonomi dediğimizde, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından yapılan tanımın en kapsayıcı olduğunu düşünüyorum: “Dijital ekonomi: İş sektörlerine ve müşterilere ekonomik katma değer yaratan dijital işlemler, işlevler veya uygulamalar. Bu, cihazları ve verileri ve bağlantı altyapısını girdi olarak kullanan hizmetleri ve platformları içerir.”
Bu tanımı biraz açarsak; veri ve bilgileri elektronik olarak yakalayan, ileten ve görüntüleyen imalat ve hizmet endüstrilerini ele almalıyız. Buna yarı iletkenler, işlemciler, cihazlar (bilgisayarlar, telefonlar) ve etkinleştirme altyapısı olan internet ve telekom ağlarını da ekleyerek…
Bunu dar anlamıyla kullanan Almanya, “Endüstri 4.0” adıyla yeni bir sistemi dünyaya sundu. Böyle bir yaklaşım bana, bir sanayi çağı lideri ülkenin, geleneksel bağlarından yeni ağlara geçememesi olarak algılıyorum. Endüstri 4.0 kavramını zayıflatıcı bir şey söylemek istemem. Bir üretim tesisi Endüstri 4.0’a takılabilir, uygulayabilir ve başarılı da olabilir. Ama birey olarak veya ülke olarak dijital diye bir kavramı çok daha geniş anlamda içselleştirmeliyiz. Dijitalleşmenin sonuçlarının verimlilikten çok daha zengin derinliği vardır.
Küresel dünya, 90’lı yıllarda bilgisayarları internet ağına takıp, dijitalleşmeye doğru yönelirken Almanya ne yapıyordu? Doğu Almanya ile bütünleşme ve 27 Avrupa ülkesini Avrupa Birliği çatısı altında toplamak ile meşguldü.
Oturup düşünmeliyiz! Şu an dünya yeniden dönüşürken, biz neyle uğraşıyoruz? Dünyanın dijital gündemine karşı, bizim gündemimizde neler var? Matbaayı 250 yıl geç getiren ecdadımıza söylediklerimizi unutmayalım. Torunlarımız da dijital çağı kaçırdığımız için bize mislisini söyleyeceklerini hatırlatmak isterim.
Televizyon programlarında, konferanslarda sıkça değindiğim bir konu var: Kodlama öğrenin, çocuklarınıza öğretin, konuyu hayatınızın merkezine alın diye… Yeni dönemin dilini öğrenmeden, geleceğe adım atamazsınız!
Bu yıl doğan çocukların yüzde 60 civarı, şu an olmayan ve adı bilinmeyen mesleklerle iş hayatlarını devam ettirecekler. Bilmediğimiz işlerle, bilmediğimiz bir dünyada oluşacak onlarca trilyon dolar bizi bekliyor…
Bakın, dünyanın en önemli danışmanlık şirketlerinden McKinsey’nin tahminine göre yarım milyar ve bir milyar arası kişi 2030’a kadar günlük yaşamda kendimizi yapay zekâya uyarlayacak.
Ekonomi deyince, hesap kitap yapıp, eldeki rakamların pozitif olmasına dikkat ederiz. Salt o yönüyle bile, bir an evvel konuya eğilmemiz yeterli olabilir. Malum dijital ekonominin unsurlarından biri de 5G’dir. 5G’nin dünya çapında iki milyar yeni kullanıcının çevrimiçi olmasını etkilemesi ve 2030 yılına kadar 2 trilyon ila 4 trilyon dolar kümülatif reel GSYİH artışı sağlaması bekleniyor. Bir diğeri de yapay zekanın yüzde 70’lik benimsenmesi ile on yılda 13 trilyon dolar katkıda bulunacağı tahmin ediliyor. Hadi dijital ekonominin bir diğer unsuru ile de bir rakam paylaşayım: Bir Gartner araştırmasına göre, blok zincirin (Blockchain) ticari katma değerinin 2030 yılına kadar 3,1 trilyon dolar olacağı bekleniyor.
Oxford Economics ve Huawei tarafından yapılan bir başka çalışmada, dijital ekonomiyi ölçmek için dijital yayılmaların değerini yakalayan yeni bir yaklaşım geliştirildi. Bu çalışmaya göre, yüksek dijitalleşme senaryosunda, küresel dijital ekonomi, 2025 yılına kadar küresel GSYİH’nın yüzde 24,3’ünü oluşturacak şekilde büyüyebilir ve bu da 23 trilyon dolara eşittir.
İlginizi çekmedi mi?
Malum bugünlerde Z Kuşağını çok konuşur olduk. 2000 sonrası doğanlara Z Kuşağı deniyor. Bazıları bu kuşağın başlangıcını internetin hayatımıza girdiği 1995 yılına çekiyor. Niye farklı bir ad konulma ihtiyacı hissetti. Onlar hayatı ve çevreyi niye bizden farklı algılayıp, farklı düşünüyorlar?
Ya bundan sonra doğan kuşak? Adı ne olacak, reflekslerine ne kadar yabancı olacağız?
Hayat daima ışıltılı değildir. Dijitalleşmenin farklı sorunları da var. Sorun dediysem, Z Kuşağına sorun olarak bakmıyorum. Bu ayrı bir yazı konusu olabilir. Olmazsa olmazı dijitalleşmenin hayatımızı sadece ekonomik olarak değiştirmesinin yanı sıra duygularımızı, düşüncelerimizi, alışkanlıklarımızı ve ilişkilerimizi toptan dönüştürmektedir.
Zuhal Mansfield

TMG Doğal Taş Madencilik Sanayi

REKLAM ALANI