Emlak eğitmeni ve mentoru Hilmi Işıkören emlakta eğitim ve işin hakkına vermekle ilgili açıklamada bulundu. Işıkören şöyle konuştu; “Emlak işine giren ve işin hakkını vererek yapanlar bir süre sonra işe erken gelmeye, geç ayrılmaya ve hafta sonları da işe gelmeye başlarlar. Akşam eve gelindiğinde bile cevap verilecek WhatsApp mesajları, geri dönülecek telefonlar ve zihinde çözüm bulunması gereken birtakım sorular vardır.
Emlak uzmanı bir süre sonra aslında yeni bir profesyonel kariyer oluşturmadığını fark eder, oluşturduğu şey yeni bir yaşamdır. Hayatının bir yerine değil tamamına dahil olacak, özel hayatıyla emlak hayatını bir bütün olarak yaşayacağı yepyeni bir yaşam… Başta dedim ya ancak işin hakkını verenler için bu farkındalık yaşanır, diğerleri emlak danışmanlığını yalnızca bir iş olarak görüp maddi ve manevi haz kırıntılarıyla yetinirler.
Emlakta reklam ve tanıtım, pazarlama faaliyetlerine piyasalardan bağımsız olarak daima ihtiyaç vardır. Pandemi oldu, ekonomik kriz var diye reklamı, tanıtımı kesmek, pazarlamayı durdurmak çoğunluk ortada yokken kolayca fark edilme avantajınızı kullanmamamız anlamına gelir. Kaçırılan en büyük fırsat da bu olacaktır.
Oysa işin hakkını verenler satılık bir portföyde tek taraftan kazanacakları hizmet bedelinin en az yüzde 10’unu pazarlamaya harcamak zorunda olduklarını ve elbette en iyi reklam çeşidinin müşterilerine saygıyla yaklaşmak, kaliteyi vermek, kaliteli hizmeti sunmak olduğunun da farkındadırlar ki kaliteyi de duyurmak için yine reklam ve tanıtım, pazarlama şarttır.
Emlak işinin hakkını vermeden yapanlar hakkını vererek yapanların başarısına kulp takarlar. Çoğunlukla söyledikleri şey de onların şanslı olduklarıdır. “O şanslı biri ondan başarıyor deme. Doğru şeyler yaptığı için şans da onun yanında yer alıyor.” diye geçmişte paylaştığım bir sözüm buna cevap olacaktır diye düşünüyorum.
Eğer bu dünyada başarı kazanmak istiyorsanız, kendi şansınızı kendiniz yaratmalısınız. Ayrıca kendini bilmek de çok önemli elbette çünkü gerçek şans, masadaki en iyi ele sahip olmak değildir. Kim, ne zaman kalkıp eve gideceğini tam olarak biliyorsa, en şanslı odur.
Emlakta işin hakkını verenler kıyafetin değil, nasıl giyindiğinin önemli olduğunu bilirler. Özensiz giyinirsen insanlar seni değil kıyafetini fark eder. Söylediklerin, tavır ve davranışların önemsizleşir, karşındakini ikna etmek güçleşir. Ancak özenli giyinirsen insanlar kıyafetini değil seni fark eder. Söylediklerin, tavır ve davranışların önemli hale gelir, karşındaki tavsiyelerine duyarlı olur, iknayı kolaylaştırırsın.
Elbette giysiler ve davranışlar kişiliği oluşturmaz ancak kişilik oluştuğu zaman görünümünü önemli derecede güçlendirirler.
Emlakta işin hakkını verenler soruların aklın kavrayış gücünü, cevapların da inceliğini gösterdiğini bilirler. Onlar cevaplarla konuşur, cevaplarla çözerler. Örneğin zor bir sorunun yaratacağı şok etkisini yumuşatmak için, soruya şu şekilde başlarlar. “Şöyle bir sorum olsa, çok mu ileri gitmiş olurum…?” Böylelikle, müşterilerin kendilerini tehdit altında hissetmelerine veya sinirlenmelerine engel olur ve emlak uzmanına daha kolay açılırlar.”