enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,1055
EURO
38,1061
ALTIN
2.875,55
BIST
9.900,25
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
23°C
İstanbul
23°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Az Bulutlu
25°C
Pazar Hafif Yağmurlu
24°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
26°C
Salı Az Bulutlu
27°C

Enflasyonun Ana Sebebi Tüketim Değil../ Prof. Dr. Emre Alkin

Enflasyonun Ana Sebebi Tüketim Değil../ Prof. Dr. Emre Alkin
REKLAM ALANI
06.12.2023
0
A+
A-

Açıklanan enflasyon oranlarıyla alakalı söylenecek fazla bir söz yok. TÜFE’nin yıllık % 62 civarındaki görünümün yanında, Lokanta ve Oteller, Sağlık, Eğitim gibi kalemlerde aynı dönemde en az % 80 fiyat artışları yaşandığı görülüyor. Doğal gaz fiyatlarının tekrar dahil edilmesiyle aylık olarak Kasım’da Konut grubunun % 11’den fazla yükseldiğini söylemek gerekiyor.
Çekirdek enflasyonda “gerileme” olarak adlandıracağımız bir gelişme olmasa da yükseliş hızında Kasım ayında bir yavaşlama oldu ancak, yıllık bazda TÜFE’ nin 7 puan üzerinde seyrediyor. Çekirdek enflasyon TÜFE oranlarının altına düşmedikçe, fiyat artışlarının dizginlendiğini söylemek mümkün olmayacak. Fakat, ekonomi medyasının Bakan Şimşek ve Merkez Bankası yönetimine neredeyse kayıtsız şartsız destek verdiğini de görüyorum. Vatandaşın algısını “işler düzeliyor” intibaı vererek düzeltmek isteniyor.
Bu propagandanın amacının güven ortamını sağlamak için verilen çaba olarak yorumlamak kestirmecilik olur. Çünkü şu ana kadar yapılanların sade vatandaşın lehine herhangi bir gelişme yaratmadığı, daha çok yurt dışı borçlanma ile faaliyetlerine devam edenlerin maliyetini düşürmeyi ya da büyük tasarruf sahiplerinin yüksek faizle para kazanmasını sağladığı ortada. Demek ki basının yoğun desteği, menfaat çevrelerinin işlerini düzeltecek adımları atarken vatandaşın isyan etmesini önlemek için yapılıyor.
Enflasyonla mücadele etmenin yanlış bir tarafı yok. Ancak büyük sermayeyi temsil edenlerin enflasyonun sebepleriyle doğrudan doğruya mücadele edilmesini değil, sürekli olarak faiz artışını desteklemeleri doğru bir yaklaşım değil. Vergi rejimi, Dış Ticaret Rejimi, Kamu Açıkları, Uygulanan Para Politikası gibi uygulamaların enflasyonist etkilerini görmezden gelenlerin tek bir motifi var: “Benimle alakalı olmayan menfaate ses çıkarmayayım ki, benim menfaatimi tartışan olmasın”.
Lastik ayakkabıdan ekmeğe, restorandan okul ücretlerine kadar tüm yaşamsal maliyetin altından rahatlıkla kalkan insanların, bunları ortaya çıkaran uygulamaları hükümetten talep eden insanlar olduklarını bilseler, acaba ne yaparlardı ? Baskı gruplarıyla yaptığım tüm görüşmelerde hepsinin kendi haklı gördüğünü, kendileri korumak için talep ettikleri uygulamaların faturasını vatandaşların ödemesi gerektiğine inandıklarını gördüm.
Bu derece şuursuzluğu önlemesi gerekenin devlet olduğu ortada. Dolayısıyla iş dönüp dolaşıp devletin otoritesini kullanma biçimine bağlanıyor.

 

REKLAM ALANI