enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
22°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
22°C

Bankacılar ve Finansçıların Demokratik Sorumluluğu../ Prof. Dr. Emre Alkin

Bankacılar ve Finansçıların Demokratik Sorumluluğu../ Prof. Dr. Emre Alkin
REKLAM ALANI
09.05.2023
0
A+
A-

Bankacılık ve Finans kapitalist sistemin icadıdır. Doğrudur ama tüm ekonomik faaliyetlerin “seçilmiş” insanlar elinde toplanmasını önleyebilecek enstrümanlar üretir. Bunların başında kredi gelir.
Otokratik yönetimler, birkaç büyük grup üzerinden ekonomik faaliyetleri kontrol etmeyi isterler. Demokrasiyi özümsemiş olanlar ise eşit şartlarda rekabet eden çok sayıda firmanın ekonomik faaliyetlere katılımını doğru bulurlar. Şahsi menfaatler toplum menfaatinin önüne dikildiği için, hukukun üstünlüğü sayesinde ayrımcılık olmadan eşit şartlarda rekabet eden firmaların toplumsal fayda için katma değer ürettiği ortam elbette, birkaç ayrıcalıklı insan tarafından yürütülen ekonomik ortamdan çok daha iyidir. Bunu ancak liberal demokrasi ile sağlayabiliriz. Yani halkın egemenliğinin hukukun üstünlüğü ile perçinlendiği ortamda.
Dolayısıyla, iyi bir fikri olan ama sermayesi olmayan yetenekli, zeki ve iş bilen insanlara işletme kurabilme, rekabet etme hakkı tanımak için kredi enstrümanının “pozitif seleksiyon” yani herhangi bir siyasi istismara maruz kalmadan kullanılması gerekmektedir. Böylelikle sadece parasal kar değil aynı zamanda sosyal fayda üretecek, fertlerin kendi kendisine yetmesini sağlayacak, özgür iradeleri ile kendileri için en doğru kararı verebilecek iklimi yaratmış oluruz. Elbette, devlet “planlama” yoluyla geleceğin ihtiyaçlarına uygun şekilde bazı faaliyetlere destek ve teşvik vermek isteyecektir. Ancak bunu doğrudan değil, düzenleyici otoriteler vasıtasıyla yapar. Bu yaklaşımın başarılı olup olmadığını anlamak için belli süreler içinde “ekonomik etki analizleri” yapar. Böylelikle amacın hasıl olup olmadığını anlamaya çalışır. Eğer sürekli menfaat gruplarının arzuları doğrultusunda dış ticaretten maliyeye, bankacılıktan sanayiye kadar etki analizi yapmadan uygulamalara devam ederse, bunun faturasını sade vatandaş ödemeye başlar.

Enflasyon, faiz, döviz yükselişleri gibi

Hal böyleyken, oldukça kısıtlı bir kaynak olan parayı yukarıda bahsettiğim “eşit şartlarda rekabet” yaklaşımıyla ekonomik fayda üretmesi beklenen firma ya da bireylere kanalize etmek, aynı zamanda demokrasiyi de güçlendiren bir yaklaşımdır. Böylelikle hem tasarruflar hem de işletmelerin sermayeleri büyüyecektir. Tüm bu gelişmeler elbette, doğru bir planlama dahilinde spor, sanat, kültür, sağlık ve eğitim üzerinde olumlu etki yapacağı gibi, “adil siyaset” yapacak kendi kendine yeten bireylerin sayısını artıracaktır.
Sanıyorum, bankacılar ve finansçıların kaynakları plase ederken üzerilerinde ne kadar büyük bir sorumluluk olduğunu oldukça kısa bir şekilde ifade edebildim. Belki de günlük iş trafiğinden dolayı rutin haline gelmiş faaliyetlerin aslında hepimiz için ne kadar önemli olduğunu tekrar tekrar düşünmeliyiz.

 

REKLAM ALANI