Türkiye’nin stratejik sektörleri arasında yer alan hayvancılıkta, son yıllarda ‘süreklilik’ kazanma eğiliminde olan ithalatın önüne ‘kooperatifleşme’ ile geçilebilecek. Hollanda ve İsrail gibi ülkelerde başarıyla uygulanan projeler model alındığında, üretici ile tüketici arasındaki zincir de kısalacak. Desteklerin arttığı, teknolojik olanakların geliştiği, hayvan sayısının fazlalaştığı günümüzde hayvancılık sektörü, sermayenin de radarına girdi. Hayvansal üretimin ve damızlık yetiştiriciliğinin yetersiz kaldığı ülkelere yakın olmamız ise sektör için büyük fırsat.
MÜRACAAT ALMIYORUZ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 3. Türkiye Tarım Orman Şurası’nda besicilik sektörünün önemine dikkat çekerek, “2020’de küçükbaş sürü büyütme projesi kapsamında sürüye katılan hayvan başına 100 TL destek verilecek. Son 1.5 yılda zorunlu olmadıkça et ithalatı yaptırmadık. Besilik hayvan için kasım ayıyla beraber yeni ithalat müracaatı almıyoruz. Bu hassasiyetimizi 2020’de de devam ettireceğiz” dedi. Erdoğan, hayvancılıkta yerli ırkların muhafazasına ve ıslahına yönelik çalışmalara ağırlık vereceklerinin altını çizerek, “Kırmızı et sektörünü hafife almayacağız. Küçükbaş hayvan eti tüketimini özendirerek, pazardaki payını artıracağız” diye konuştu.
COĞRAFYA AVANTAJI
Son 10 yılda hem ilginin hem de desteklerin artmasıyla yükselişe geçen hayvancılık sektörü, İstanbul Ticaret Odası tarafından da mercek altına alındı. İTO Meslek Komiteleri Müdürlüğü Uzmanı Dr. Şenay Çelik tarafından hazırlanan ‘Türkiye’de Kırmızı Et Sektörünün Analizi’ isimli çalışmada, hayvancılığın güçlü ve zayıf yönleri ile barındırdığı fırsatlar ve riskler analiz edildi. Türkiye’nin coğrafi olarak hayvansal üretimin ve damızlık yetiştiriciliğinin yetersiz olduğu ülkelere yakınlığı nedeniyle taşıdığı fırsatlara dikkat çekilen analizde, “Uzun vadeli hayvancılık politikaları ile üretimi artırarak, dışa bağımlılığı azaltabiliriz. Kooperatifleşmenin teşvik edilmesiyle üretici ile tüketici arasında da sağlıklı bir zincir kurulabilir” mesajı verildi.
2.6 MİLYAR KİŞİ GEÇİNİYOR
Dünyada yaklaşık 2.6 milyar kişinin küçük ölçekli çiftliklerde geçimini hayvancılıktan sağladığı belirtilen analize göre, hayvancılık gelişmekte olan ülkelerde tarımsal gayrisafi üretim değerinin yaklaşık yüzde 30’unu, küresel tarımsal gayrisafi üretim değerinin ise yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor. Dünya nüfusu ile birlikte kentleşme oranının ve gelir seviyesinin yükselmesi de tarımsal hayvansal ürünlere olan talebi artırıyor. Gelişmiş ülkelerin çoğunda hayvancılığın tarımsal üretim içerisindeki payı yüzde 50’nin üzerinde. Bu oran Fransa’da yüzde 60, İngiltere’de yüzde 70, Almanya’da ise yüzde 75’e kadar yükseldi.
Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, tarım sektörü toplam GSMH’nin yüzde 3.3’ünü oluşturuyor. Hayvancılık sektörü ise toplam tarımsal GSMH’de yüzde 35’lik paya sahip. Bu oran AB ülkelerinde yüzde 49, ABD’de yüzde 43 iken gelişmekte olan ülkelerde yüzde 33 dolayında. Ülkemizde ise yaklaşık yüzde 36.
ELVERİŞLİ MERALAR
Analize göre, Türkiye’de hayvancılık sektörünün yaşadığı değişim sonucunda büyükbaş işletme sayısı bugün 31 bin 419’a ulaştı. Büyükbaş hayvan sayısı 17.2 milyona, küçükbaş hayvan sayısı ise 46.1 milyona yükseldi. Türkiye’nin coğrafi koşullarının hayvancılık için son derece elverişli olanaklar sunduğu hatırlatılan analizde, “Özellikle kaliteli ve geniş çayır-meraların varlığı, hayvancılığı destekler nitelikte. Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri, hayvancılığın en yoğun şekilde yapıldığı alanlar olarak dikkat çekiyor” denildi.