Her şeyden önce teknik olarak şunu ifade etmek lazım: Yatırım araçları önünde sonunda daha önce test ettiği zirvelere doğru yola çıkar. Bazen bu gelişme yıllar alır bazen beklenenden çabuk olur. Örnek vereyim: Altın 1980 ‘lerde 400 Doları geçti sonra sertçe düşerek 100 Dolarlı seviyelere geldi. Neredeyse 27 yıl boyunca yatırımcısını süründürdü ama bugünlerde 2000 Dolarlara geldi. Hem de kısa zamanda ikinci defa test ediyor buraları.
Dolar/TL için de aynı durum geçerli. Önünde sonunda zirvelerine geri dönecek. Çünkü bunun için ortada yeterince sebep var: Döviz rezervleri, cari açık gerçeği, para ve faiz politikası, yüksek enflasyon, küresel ekonomik ve politik gelişmeler. Dolayısıyla bahsedilen sebepler ortadan kalkmadıkça döviz kurlarının yükselmesi kaçınılmaz.
Dolar/TL’nin geriye dönük 5 yıllık grafiği ile zirve yaptığı ve düştüğü tarihlerdeki yorumları yan yana getirdiğinizde ortaya oldukça eğlenceli bir tablo çıkıyor. Mesela bir banka genel müdürü “kur sepetinin 4 TL olmasına müsaade edilmeyecektir” demiş. Bugün 15 TL’nin üzerinde. Bir reel sektör temsilcisi “uygulanan programla Dolar kalıcı şekilde 7 TL’nin altına inecektir” demiş. Bugün ne durumdayız ortada. Bu arada siyasetçilerden ekonomistlere kadar birçok insan kurların düşüşü ya da çıkışı hakkında oldukça isabetsiz yorumlarda bulunurken, Dolar/TL 18 TL’ye çıkınca satın alanların sonradan başını taştan taşa vurduğuna da şahitlik ettik.
“Dövizde Yaşananlar Şaşırtmamalı…”
Ancak, daha önce de her dönemin zirvesinden döviz alanların aceleyle zararına sattıklarını, bir süre sonra aynı zirvenin görülmesi karşısında büyük pişmanlık yaşadıklarını da gördük. İşin gerçeği şu: Tasarrufları değerlendirmek hafife alınacak, aceleyle yapılacak bir iştigal değil. Yatırım araçlarının fiyatları sakin seyrederken satın almayı başarabilen soğukkanlı insanlar asıl parayı kazanıyor. Sabır işin anahtarı.
Benzer durum altında da yaşandı. Uzun süre 500 TL de sakin sakin seyreden Gram Altın’a “daha da düşer mi” diye yaklaşmayan, ancak 1000 TL’yi görünce dayanamayıp alanların, yine zararına sattıklarını gördük. Bugün yine aynı seviyeleri test ediyor. İşte böyle. Ülkede ciddi bir finansal okuryazarlık eksikliği var. Fakat maşallah herkes spekülatör. En düşükten alıp en yüksekten satacağına dair inancı da sonsuz.
Tüm bunlarla alakalı tavsiyelerimi Destek Yayınlarından çıkan ve 4. baskısına ulaşan “iktisada yeniden giriş” kitabında topladım. Bir önceki kitabım “İktisattan Çıkış” içinde karar alıcılara birçok önerim olmuştu. Baktım o cephede pek dinleyen yok, o zaman “en azından vatandaşı koruyalım” dedim. Uzmanları eğer vatandaş da dinlemiyorsa o zaman kimsenin siyasetçiye kızmaya hakkı yok. Herkes aynı kafada demektir. Kimse kusura bakmasın.