Sular kanar mı ey dost, bak inceden kanıyor
Dağ-taş, yer-gök, güneş-ay, gör niceden kanıyor
Nedir çektiği bilmem, dertler büyük belli ki
İçine melül melül kırk heceden kanıyor
Kanıyor masum yüzün, gök mavisi gözleri
Kanıyor yanmış kalbin, küllenmeyen közleri
Kanıyor kubbelerde, eski zaman izleri
Gülizârın sözleri, al goncadan kanıyor
Kanıyor doğu-batı, nasıl bir karanlık yâr
Mana kökten çürümüş, akıl maddede firar
Ederi hiçten âlâ, gördükçe bu itibar
Varlığın son sözü âşk, usulcadan kanıyor
Ah sırtında yılları taşıyan dertli gönül
Yıllar geçti gitti de, bitti bütün tahammül
Güle aşkı tarifsiz, aşkın piri o bülbül
Gülistâni terk etti, kör geceden kanıyor
Yürüdüğüm yoldaki, gölgelerin sancısı
Vardığım her menzilde, durakların hancısı
Dost ehlinden geçtim de, gönlümün yabancısı
Düşüncenin yorduğu, işkenceden kanıyor
Bak Neftî kaleminden, damlıyor cânın özü
Titredikçe rikkatten, zariftir aklın sözü
Yangın belki Fizan’da, senin kalbinde sızı
Lâl olsa sussa diller, şiirceden kanıyor
Emine Savaş
5 Ağustos 2019