İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, salgın sonrası uluslararası kongre turizmi rotasının yeniden İstanbul’a çevrildiğini belirterek, “İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu (ICVB) olarak bu yıl, katılımcı sayıları 300 ila 10 bin kişi arasında değişen 12 uluslararası kongre ve toplantıya destek veriyoruz. 7 uluslararası kongrenin İstanbul’a kazandırılması için de adayız.” ifadelerini kullandı.
İTO’dan yapılan açıklamaya göre, Avdagiç, Oda’nın mayıs ayı Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, İTO’nun iştiraklerinden olan ve kongre adaylık süreçlerinde İstanbul’un tanıtımını yapan İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu’nun çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.
Avdagiç, iki müjdeye işaret ederek, “Uluslararası Enerji Ekonomisi Derneği’nin 2024 yılı kongresi ve 500 bin üyesiyle dünyanın en eski teknoloji derneği olan Elektrik Mühendisleri Derneği’nin (IEEE) 2023 Enerji EXPO’su İstanbul’da yapılacak. İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu olarak bu yıl, katılımcı sayıları 300 ila 10 bin kişi arasında değişen 12 uluslararası kongre ve toplantıya destek veriyoruz. 7 uluslararası kongrenin İstanbul’a kazandırılması için de adayız.” değerlendirmesinde bulundu.
Küresel ekonomiye ve koronavirüs salgınına değinen Avdagiç, dünya genelinde yaşanan tedarik zincirlerindeki bozulma ve emtia arzında meydana gelen büyük sıkıntılara yüksek küresel enflasyon sorununun eklendiğini ifade etti.
– “Bu yıl 260 milyar dolarlık mal ihracatını sürpriz olarak görmüyoruz”
Şekib Avdagiç, salgınla birlikte küresel tedarik zincirlerinde ortaya çıkan tıkanıklığın Türkiye’nin dünya ekonomisindeki vazgeçilmez önemini bir kez daha ortaya çıkardığını belirterek, “Çin’in sıklıkla kapanması ve lojistik maliyetlerindeki yüksek artışlar, Türkiye’nin Batılı üreticiler için alternatif tedarik merkezi olma potansiyelini güçlendirdi. ABD başta olmak üzere uzak pazarlara yönelik ihracatta sağladığımız yüksek oranlı artışlarda, Çin’e alternatif tedarik avantajlarımızın önemli payı bulunuyor. Bu yılın ilk 4 ayının ortalama ihracat rakamlarına baktığımızda, mevcut tempoyla yılın sonunda 250 milyar dolarlık ihracat hacmini rahatlıklar aşacağız. Bu yıl 260 milyar dolarlık mal ihracatını sürpriz olarak görmüyoruz.” yorumunu yaptı.
Türkiye’nin büyük bir üretim ve ihracat potansiyeline sahip olduğunun altını çizen Avdagiç, “Böylesine fırsatlar, sürekli ele geçmez. Güçlü sanayi altyapısıyla önemli bir üretim potansiyeli bulunan Türkiye’nin, küresel ekonominin yükselen tedarik merkezi olma yolunda daha hızlı adımlar atması gerektiğine inanıyoruz. Yakaladığımız fırsatı, kalıcı ve daimi hale getirmeliyiz. Cumhuriyetin 100. yılını kutlayacağımız gelecek seneye, ekonomisiyle güçlü ve büyük; üretim ve ihracatıyla büyük; el ele kol kola bir Türkiye olarak girmeliyiz. Ekonomide elde ettiğimiz 20 yıllık kazanımların üzerine hep birlikte Cumhuriyetin gelecek 100 yıllarını inşa etmeliyiz.” ifadelerini kullandı.
Avdagiç, Türkiye’nin güvenilir bir üretim ve yatırım üssü olduğu yönündeki algının güçlenmesinin, yüksek teknolojili yabancı sermayeli ölçek yatırımlarını da harekete geçireceğini bildirerek, Uzak Doğu’da yatırımları bulunan ve alternatif tedarik noktaları arayışına giren Batılı şirketlerin, üretimlerini Türkiye’ye kaydırması için de koşulların olgunlaştığını düşündüklerini vurguladı.
– “Hedef ülkeler özelinde ürünler belirlemeliyiz”
Başkan Avdagiç, daha fazla yatırım ve daha fazla üretim için önümüzde açılan bu fırsat alanını gereğince değerlendirebilmek için ülke olarak bir yatırım seferberliğine ihtiyacımız olduğunu kaydederek, “Katma değerli yatırıma, üretime ve ihracata sağlayacağımız her destek, Türkiye’nin gerçek anlamda bir üretim üssüne dönüşme sürecini hızlandıracaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Normalleşmenin devam etmesiyle mal ve hizmet ihracatındaki artış ve yurt içi talepte genele yayılan toparlanma sonucunda dengeli bir büyüme kompozisyonuna, her zamankinden daha fazla ihtiyaç bulunduğunu aktaran Avdagiç, “Bu kapsamda özellikle reel sektörün finansmana erişiminin kolaylaştırılmasına yönelik atılacak adımların önemli olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca, ekonomik istikrarın sürdürülebilirliği açısından fiyat istikrarının güçlendirilmesine yönelik ilave yapısal önlemlerin uygulamaya konulması da çok önemlidir. Benzer şekilde üretim başta olmak üzere, tüm sektörlerde yeşil dönüşümün hızlanmasını sağlayacak teşviklerin ve gerekli altyapıyı temin edecek desteklerin uygulamaya konulmasının da hayati olduğuna inanıyoruz.” açıklamasını yaptı.