Şair; “Eylül toparlandı gitti işte/Ekim falan da gider bu gidişle” demiş ya, işte 2021 yılı da toparlanıp gidiyor. Pandemiye karşı geliştirilen aşının umuduyla girdiğimiz 2021 yılını, döviz kurlarındaki öngörülemeyen oynaklık ve adı konulmayan ekonomik krizle yolculuyoruz.
İlk defa 20 yıl önce Türkiye’yi ekonomik krizden kurtarmak için geldiği söylenen Kemal Derviş’ten duymuştum, Çinliler kriz ve fırsat kelimesini aynı sözcükle ifade ediyorlarmış. Yani kriz aynı zamanda fırsat demekmiş. Bu açıdan bakınca içinde bulunduğumuz günler için fırsat demek de mümkün.
Peki kimin için?
İşte bu sorunun cevabı biraz karışık.
Yıllar önce bir apartman ismi duymuştum, “5 Nisan güzellikler evi” diye… İşte bugün de 1994’te ve 2001’de olduğu gibi elinde doları olanlar için bir fırsat.
Dolarla iş yapanlar, maaşını dolarla alanlar fırsatın göbeğinde oturuyor.
Peki kimin için kriz?
Dolar borcu olan ve maaşı TL ile olanlar için kriz. Tabii bir de vatandaş ve esnaf için…
***
Merkez Bankası faiz indirmiş, böylece enflasyonu dizginleyecekmiş. Bunlar teoride doğru gibi görünebilir ama gelin görün ki hayatın gerçekleri pek de öyle değil.
Vatandaşın yediği peynir, faizin düşmekte olduğunu kavrayamamış gibi, sütün ise bu durumdan hiç haberi yok.
Yıllardır fiyatı artmayan ekmek son iki yıldır zam üstüne zam görüyor. Ucuz ekmek satan Halk Ekmek’te kuyruğun sonuna taksi tutmadan gidemiyorsunuz.
Sanki fiyatlar faizin düşüşünü değil de doların yükselişini önemsiyor gibi…
***
Peki maaşımızı dolarla almıyoruz ama doların yükselişi neden bizi bu kadar derinden etkiliyor?
Çünkü gerçek anlamda ürettiğimiz neredeyse hiçbir şey kalmadı. İhraç etmek için ürettiğimiz ürünlerin bile ortalama yüzde 70 hammaddesini ithal etmek zorundayız.
Domates yetiştiriyoruz ama gübre ithal.
Hayvan yetiştiriyoruz ama saman ithal.
Ağzımızın tadını bozmayalım diyoruz ama olmuyor çünkü şeker de ithal…
Durum böyle olunca doların yükselmesi herkesi direkt olarak etkiliyor. Bu yükselişle mücadele için de etiketlere savaş açmak değil, üretime yönelmek gerekiyor.
Moda deyimle söyleyelim: Etiket sebep değil, sonuç.
***
Yukarıda yazdıkları sadece bir durum analizidir o nedenle lütfen geleceğe dönük olarak olumsuz bir duruş sergilediğimi düşünmeyin. Bir cebimde her zaman umut vardır.
Şimdi fakirleşmiş olabiliriz.
Paramız pul oldu, doğru.
Asgari ücret 5 bin lira da olsa vatandaşın geçim derdinin çok daha ağırlaştığı da ortada.
Ciddi hasarlar vermeye devam etse de bu günler geçecek.
Bir daha benzer sorunlar yaşamamak için dolara değil, üretime yatırım yapmak gerektiği de ortada.
Umarım bizi yöneten ve yönetecekler bu krizden iyi bir ders çıkartmıştır. Bu ders de bizim için bir fırsat olsun diyelim…