Marmara Adalar Platformu tarafından düzenlenen çalıştayda Marmara Denizi’ne nefes aldıracak çözüm yolları masaya yatırıldı Dünyada eşi olmayan Marmara Denizi, uzun yıllardır görmezden gelinen kirliliğin ve çevresel sorunların sebep olduğu müsilaj ya da deniz salyası nedeniyle nefes almaya çalışıyor. Marmara’nın sessiz çığlığına kayıtsız kalmayan Marmara Adalar Platformu’nun, önemli isimlerin katılımıyla düzenlediği “Marmara Denizi’nde Çevresel Tehditler ve Deniz Kirliliği” çalıştayında konu tüm yönleri ile ele alındı. Bilim insanlarının daha önce de uyarılarda bulunduğu müsilaj ile su yüzüne çıkan sorunların derinde yatan sebepleri ve çözüm yollarının ortaya konduğu çalıştayda, kapsayıcı bir sivil platforma ve şeffaflığa ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.
Marmara Adalarında faaliyette bulunan dernekleri aynı çatı altında buluşturan Marmara Adalar Platformu, “Marmara Denizi’nde Çevresel Tehditler ve Deniz Kirliliği” başlıklı çevrimiçi bir çalıştay düzenledi. Marmara Denizi’nin geleceği için tüm tarafların bir araya geleceği geniş katılımlı bir oluşumla acil olarak harekete geçilmesi ve bilimin sesine kulak vererek denizdeki kirliliğe son verecek önlemlerin alınması gerektiği vurgulandı. Sürdürülebilir Marmara Denizi için Koruma Alanları ve Marmara Denizi Eylem Planında Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolünün ele alındığı çalıştay, Marmara Adalar Platformu Sözcüsü ve Marmader Başkanı Ceyhun Targın, Marmara Adalar Belediye Başkanı Süleyman Aksoy, Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Müdürü Murat Ar’ın açılış konuşmaları ile başladı.
“Marmara Denizi’nde Çevresel Tehditler ve Deniz Kirliliği” çalıştayının, “Sürdürülebilir Marmara Denizi için Koruma Alanları” başlıklı ilk oturumu TÜDAV Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Öztürk’ün Moderatörlüğünde gerçekleşti.
Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halim Aytekin Ergül, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Taner Yıldız ve Deniz Yaşamını Koruma Derneği Başkanı Volkan Narcı’nın konuşmacı oldukları birinci oturumda; Marmara Denizi’nin tamamının koruma alanı olarak belirlenmesi, etkin bir koruma için alınması gereken önlemler gibi konular masaya yatırıldı.
TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, balıkların göç yolları içinde atlama taşı olan adaların, biyolojik koridor olmaları yanında habitat oldukları için de önem taşıdıklarını belirtti. Nispeten genç bir deniz olan Marmara’nın acil olarak korunması gerektiğini söyledi. Marmara Denizi’nde büyük ölçekli etkisi görülen müsilaj, köpük, çamurlaşma, besin tuzları artışı, yabancı türlerdeki artış gibi sonuçların büyük bir eko-yıkımın göstergesi olduğuna dikkat çekilerek, acil tedbir alınıp kararlı bir eyleme geçilmezse, bu eko-yıkımın etkilerinin başta Ege Denizi olmak üzere Karadeniz ve diğer denizel sistemlerde de görüleceği belirtildi.
Çalıştayın bu bölümünde Marmara Denizi’nin kirlilik yoluyla kaynaklarının tüketilmesi konusu bilimsel veriler ile paylaşıldı. Denizin alıcı ortam olarak kullanılmasından derhal vazgeçilmesinin gerekliliği vurgulandı ve başta en önemli sorunlardan biri olan atık kontrolü olmak üzere alınması gereken önlemler ortaya konuldu.
Marmara Denizi’ni kurtaracak önlemler
Buna göre tüm sanayi tesislerinde ileri biyolojik arıtma teknolojilerinin kullanılmasının zorunlu hale getirilmesi, tüm bölgede acilen ileri biyolojik arıtmaya geçilmesi ve gerekli denetimlerin aksatılmadan titizlikle yürütülmesi gerekliliği vurgulandı. Marmara Denizi’ni kirleten en büyük sorunlardan biri olarak görülen evsel atıklar konusuna da dikkat çekildi. Çoğu belediyenin arıtma sistemleri olmakla birlikte bu sistemlerin çoğunlukla eski teknolojiyi kullandığı ve yeterli olmadığı; acil önlem olarak belediyelerin azot, fosfor vb. maddeleri ayrıştırabilen ileri biyolojik atık sistemlerini kurmaları gerektiğine işaret edildi. Bu konuda tüm Marmara Bölgesi belediyelerinin ilgili kurumlarla ortaklaşa hareket ederek bir an önce organize olmasına ihtiyaç duyulduğu dile getirildi. Yerel yönetimlerin sorumluluk ve denetiminde olan yağmur suyu tahliye kanallarının ıslahının yapılarak ek bir kirlilik unsuru olarak ortaya çıkmasının engellenmesi gerektiği ifade edildi. Alınabilecek önlemler arasında her bireyin doğaya atılan atıklar konusunda bilinçli olması ve atıklarını evlerde ayrıştırmaya başlaması da yer aldı. Ayrıca kıyı yapılarının müsilajin kıyıya atılmasını engellediği ve deniz içinde kalmasına yol açtığı da belirtildi. Marmara Bölgesi’nde denizel sistemlere, yeraltı sularına zarar veren büyük projelerin, endüstriyel tesislerin (kıyı dolguları, Marmara Denizi’ne hafriyat dökümü, denizaltı ulaşım projeleri, termik santral ve Kanal İstanbul vb.) çevresel etkileri bilimsel yöntemlerle net bir şekilde ortaya konulmadan ve net bir mutabakat sağlanmadan inşaatlarına başlanmaması, işletmeye alınmaması konularına da vurgu yapıldı.
https://youtu.be/Yy8ovmH-SIE