Vakıf kelime olarak Arapça’dan dilimize geçmiştir, sözlük anlamı olarak “durdurma, alıkoyma, ayırma, bağlama, bir malı veya mülkü -satılmamak kaydıyla- bir hayır işine bağışlama, bırakma” anlamlarına gelir.
Para vakıfları, bir gayrimenkul malın değil de belirli bir paranın vakfedilmesiyle oluşan vakıf türleridir. Bu vakıflarda para, “mütevelli heyeti” olarak adlandırılan ilgili sorumlu kişiler tarafından işletilir, elde edilen kar, vakfın kuruluş amacına göre harcanır. İşleyiş açısından para vakıflarının gayrimenkul vakıflarından pek farkı yoktur. Bu vakıfların ilk ne zaman ortaya çıktıklarına ilişkin resmi bir bilgi olmamakla birlikte, Osmanlılara özgü bir araç olduğu belirtilebilir. Dolayısıyla Osmanlı dönemi ilk para vakfı örneklerine II. Murat, Fatih Sultan Mehmet dönemlerinde rastlanmaktadır.
İstanbul Tahrir kayıtlarına göre en eski tarihli para vakfı H. 866 / M. 1461, İstanbul Şer’i Mahkeme sicil kayıtlarına göre ise H. 888 / 1493’dür. İstanbul’da Fatih’ten itibaren, 1456-1551 tarihleri arasında 1161 para vakfı kurulmuştur. Bu sonuç para vakıflarının Osmanlı imparatorluğunun ekonomik sistem içerisindeki önemini göstermeye yeter. Ancak para vakıflarının işletilmesi sırasında bir takım tartışmalar da yapılmıştır. Yapılan bu tartışmalarda en önemli konuyu faiz (riba) almıştır. Çünkü bu vakıflar ellerindeki nakitleri belli bir oran üzerinden işletmektedirler. Dolayısıyla para vakıfları, başlangıçta, ellerindeki nakitleri ihtiyaç sahiplerine verirken, geri ödeme yapılacağı zaman % 10 – % 15 oranı arasında, anaparadan bağımsız bir ek getiri istemektedir.
Belirttiğimiz hususlar yanında Osmanlı dönemi gayrimenkul ve para vakıflarının dağılımları bölgeler itibariyle çeşitlilik göstermektedir. Örneğin bazı bölgelerde para vakıfları tek bir vakıf olarak kurulurken, bazı bölgelerde de hem gayrimenkul, hem de para vakıflarının birlikte kurulduğu görülmektedir.
Aslında para vakıfları gayrimenkul vakıflara göre daha esnek ve hızlı işleyen bir oluşumdur. Osmanlılarda özellikle bölgesel ekonomik ihtiyaçların karşılanmasında da böyle bir oluşuma gereksinim oldukça fazladır. Bu nedenle “avarız vakıfları“, “eytam sandıkları”, “orta sandıkları” ve “esnaf sandıkları” gibi oluşumlar, sosyal güvenlik ve dayanışma çatısı altında oluşturulmuşlardır. 19. yüzyılda para vakıflarının toplam vakıflar içerisindeki oranı 0,57’yi bulmuştur.12
Cumhuriyet dönemiyle birlikte ise bu vakıfların daha kurumsal bir oluşum içerinde yer almasına ihtiyaç duyulmuş ve 2 Mayıs 1920’de, Şer’iyye ve Evkaf Vekaleti’ne devredilen para vakıfları, 3 Mart 1924’te Başbakanlığa bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü adını almıştır. Bu kurum, Türkiye’deki vakıfları denetlemekle yükümlü müdürlüktür. Genel Müdürlük tarafından Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. (Vakıfbank), vakıf paraları ile gelirlerinin en iyi şekilde değerlendirilmesi, çağdaş bankacılığın gerektirdiği yönetim ve çalışma anlayışı ile ülkenin tasarruf birikimine katkıda bulunulması ve toplanan tasarrufların korunarak ekonomik kalkınmanın gereklerine göre kullanılması amacıyla, 11 Ocak 1954 tarihinde 6219 sayılı Özel Kanunla kurulmuştur.