Vakıf Bank Kültür Yayınları, Alman siyaset kuramcısı Carl Schmitt’in yazdığı “Roma Katolikliği ve Politik Form” adlı kitabı yayımlıyor. Schmitt, Roma Katolik Kilisesi’ni Roma sonrası Avrupa tarihinde işgal ettiği siyasi iktidarı üzerinden ele alıyor.
Vakıf Bank Kültür Yayınları’nın (VBKY) okurla buluşturduğu “Roma Katolikliği ve Politik Form”, 1920’lerin Almanya ve Avrupa’sında hegemonya kurmakta olduğuna inandığı politik aktörlere ve onların dünya tasavvurları ile söylemlerine karşı Roma Katolik Kilisesi’nin temsil ettiği siyasi duruşu anlatıyor. 20. yüzyılın önde gelen hukuk ve siyaset teorisyenlerinden biri olan Carl Schmitt, Katolik Kilisesi’ne daha yakın durduğu 1920’lerde kaleme aldığı bu incelemede, Katoliklik ve Protestanlık ekseninde bir Avrupa tarihi tartışmasının ötesine geçerek, Türkiye tarihindeki siyasî veya fikrî fırkalar hakkında da okurları değerlendirme yapmaya davet ediyor.
Çevirmenliğini Gültekin Yıldız’ın yaptığı “Roma Katolikliği ve Politik Form” kitabında Schmitt, devletin yerini hangi siyasi formun alabileceği sorusunu soruyor. Her dünya imparatorluğunun, mevcut görüşlerin renkliliğine oportünist bir hoşgörüye sahip olduğundan bahseden yazar, dünyanın iki büyük imparatorluğuna dair şu yorumda bulunuyor.
Emperyalizm ve birtakım zıtlıklar
“Roma ve İngiliz dünya imparatorlukları bu noktada kâfi miktarda benzerlikler gösterir. Kuru gürültüden ibaret olmayan her emperyalizm kendi içinde birtakım zıtlıkları gizler; muhafazakârlık ve liberalizm, gelenek ve ilerleme – hatta militarizm ve pasifizm gibi. İngiliz siyasetinde bu, Burke ile Warren Hastings arasındaki zıtlıktan Lloyd George ile Churchill veya Lord Curzon’unkine dek, hemen hemen her nesilde kendini göstermiştir. Bununla beraber, evrenselliğin hususiyetlerine işaretle Katolikliğin siyasî fikri henüz hiçbir surette tarif olunmamıştır. Bu zikredilmek durumundadır, çünkü evrensel idare cihazı karşısındaki korku hissi, çoğunlukla millî ve mahallî heyecanların haklı tepkisiyle kendini ifade etmektedir.”
Tabiat, sanat ve akıl
İçinde bulunulan devirde esaslı bir ikiliğin hâkim olduğuna dikkat çeken Schmitt, bu zıtlığı tabiat kavramı üzerinden açıklamaya çalışıyor.
“Bunun genel olarak esası, teknik ve endüstri vasıtasıyla değiştirilmiş yeryüzünde kendi gerçekliğini bulmuş bir tabiat kavramıdır (Naturbegriff). Bugün tabiat, yeryüzünde taştan, demirden ve camdan kristalleriyle muazzam küpler gibi duran büyük şehirlerin mekanik dünyasının zıt kutbu gibi görünüyor. Bu teknik imparatorluğunun antitezi, vahşî, hiçbir medeniyetin elinin değmediği barbar tabiat, “insanın ıstırabıyla dâhil olamayacağı” korunaklı bir hayat alanıdır. Romalı-Katolik halklar, toprağı, toprak anayı, bir başka sever gibidirler; hepsinin kendi “terrisme”leri vardır. Tabiat onlar için sanat ve insan eserinin zıddı değildir, zihin ve hissiyatın ya da gönlün de. Aksine, beşerî amel ve organik büyüme, tabiat ve akıl bir bütündür.”
Akademisyen ve filozof Carl Schmitt, Türkçeye kazandırılan eserinde, belirli bir çağın yarattığı dünyanın metafizik imajı ile siyasi bir örgütlenme biçimi arasında yapısal bir kimlik olduğu varsayımından ilerleyerek kapitalist ekonomi çağında, ekonomi merkezli dünya tasavvurlarına dikkat çekiyor.
KÜNYE
Yayınevi: VBKY
Kitabın adı: Roma Katolikliği ve Politik Form
Yazar: Carl Schmitt