Kurtoğlu; sözlerine kendi ifadesiyle “Urfa’da doğan, İstanbul’da şöhreti yakalayan ve Halep’te uzlete çekilen” Nâbi’nin, o devirde eyalet merkezi ve kültür şehri olarak öne çıkan Diyarbakır’da geçen günlerine, tarihte ve onun adına yazılan eserlerde neden yer verilmediğini sorgulayarak başlıyor.
Sözü fazlaca uzatmadan Urfalı Araştırmacı Yazar-Şair Mehmet Kurtoğlu’nun Kaleminden, Urfalı Şair Nâbi’nin Diyarbakır Günleri:
Diyarbakır’ın özelliklerinden daha çok kültürel boyutu üzerinde durmak gerekir. Her ne kadar Urfa tarihi ve geçmişiyle Diyarbakır’dan eski olsa da kültürel olarak Diyarbakır daha derinliklidir. Urfa ve Diyarbakır’ın kültürel derinliğini ölçmek için Nâbi’nin hayatına bakmak yeterlidir. Urfalı Yusuf Nâbi’nin şöhret olduktan sonra yaşadığı İstanbul ve Halep ile ilgili bilgiler mevcuttur ama Diyarbakır’da bulunduğu günler ile ilgili bilgiler sınırlıdır.
Urfa’da doğan, İstanbul’da şöhreti yakalayan ve Halep’te uzlete çekilen Nâbi’nin, o devirde eyalet merkezi ve kültür şehri olan Diyarbakır’da bulunmaması mümkün değildir. Nâbİ’nin 20 küsur yaşına kadar yaşadığı Urfa’daki hayatı ile ilgili herhangi bir bilgiye sahip olmadığımız, hatta hangi medresede eğitim gördüğünü bilmediğimiz halde, tezkirelerde Nâbi’nin Diyarbakır ile ilişkisine yer verildiğini görüyoruz.
İlginç olan bazı kaynaklarda kısacık da olsa Nâbi’nin Diyarbakır’a gidip geldiği yazdığı halde nedense hayatını anlatan eserlerde onun Diyarbakır ile olan ilişkisine değinilmemiştir. Bu konuya Melik’üş Şuara Yusuf Nâbi adlı eserimde dikkatleri çekmiş, hangi tarihlerde Diyarbakır’da bulunduğuna dair bilgiler vermiştim.
Yakın zamanda Yusuf Nabi’nin Diyarbakır ile kültürel ilişkisini Prof.Dr. Ekrem Bektaş “Diyarbakır Şiir Meclislerinde Urfalı Nâbi” adlı makalesinde geniş şekilde anlatmıştır. Nâbi’nin Urfa’daki yaşamından daha çok Diyarbakır’daki yaşamı hakkında bilgiler vermiştir. Bu da gösteriyor ki, Urfa, Nâbi’yi yaşadığı dönemde dahi fark etmemiş yahut farkında olmuştur.
Diyarbakır ise o dönemlerde Nâbi’nin büyüklüğünü görmüş, onu sık sık şehirlerine özellikle de şiir meclislerine davet etmişlerdir. Yazılanlara bakıldığında Nâbi’nin Halep’te bulunduğu uzun yıllar içinde birçok kez Diyarbakır’a davet edildiği ve şiir meclislerinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Nâbi İstanbul’da şöhret olmuş, Urfa ise bu şöhretli hemşerisiyle uzaktan övünmüştür. Ama sen yazık ki Halep’te yaşadığı yıllarda dahi Urfa’ya şiir meclislerine tek bir defa dahi davet edilmemiştir. Eğer davet edilmiş olsaydı mutlaka sözlü yahut yazılı bilgilere yansımış olurdu. Zira onun Urfa’da iken yazdığı kitabeler halen mevcuttur. Ayrıca şöhret olduktan sonra İstanbul’dan Hacca giderken Urfa’ya uğradığını biliyoruz.
Hac seyahatini kaleme aldığı “Tuhfet’ül Harameyn” adlı eserinde bu Urfa ziyaretine geniş şekilde vermiştir. Urfalılardan daha çok kendisi Urfalı olmakla övünmüştür… Nâbî eğer Urfa’da bulunmuş olsaydı, Diyarbakır’da şiir meclislerinde bulunduğu gibi kayıtlara geçer, tezkirelerde ve sözlü kültürde anlatılırdı.
“Yusuf Nâbi” kitabımda ilk defa Onun Diyarbakır boyutuna dikkat çektiğimde, kıymetli araştırmacı yazar Mahmut Karakaş,-kendisinin de Nabi üzerine kıymetli araştırmaları vardır- bana, “Nâbi’nin Diyarbakır günlerini niçin yazdın? Elimizde Nabi’den başka ünlü bir şairimiz yok, onu da Diyarbakır’a mı mal edeceksin?” diye çıkışmıştı. Mahmut Hoca haklıydı, gerçekten koca bir imparatorluk döneminde Urfa yalnızca tek bir şair çıkarabilmiştir.
YAZININ TAMAMI İÇİN:
https://www.gapgundemi.com/mehmet-kurtoglunun-kaleminden-sair-nabinin-diyarbakir-gunleri