Uluslararası Kuruluşların Seçimlerle ilgili raporlarına göz attığımızda, yorumların giderek keskinleştiğini görüyoruz.
Eğer mevcut hükümet devam ederse aynı para politikasından devam edileceği için TL cinsinden varlıklarda kalmanın risk oluşturacağı, eğer farklı bir hükümet göreve gelirse özellikle Döviz Cinsinden Borçlanma Enstrümanlarına yatırım yapmanın ciddi karlar getireceğini ifade eden analistler mevcut.
Açıkçası hem Türkiye’nin Döviz Cinsinden tahvillerine hem de hisse senetlerine gözle görülür bir ilginin başladığını söyleyebiliriz. Özellikle banka ve finans hisselerinden ciddi bir hareketlilik var. Ben her zamanki gibi “bir kırlangıçla bahar gelmez” uyarısında bulunmaktayım etrafıma. Çünkü hangi hükümet gelirse gelsin, politika faizlerini sert şekilde artırmanın mümkün olmadığını öngörebiliyorum.
Diğer taraftan enflasyon oranları kadar olmasa bile ilk adımla politika faizlerini % 20 civarına yükseltip, “daha da artırabilirim” mesajının verilmesi piyasalar için faydalı olacaktır. Bunun peşi sıra yargı reformu, hak ve özgürlükler ile ilgili somut adımlar ile piyasa kurallarına uygun şekilde mevzuatın revize edilmesi ve nihayetinde dalgalı kur rejimine geri dönülmesi orta vadede olumlu tesirler yaratacaktır.
Açıkçası mevzuatta sürekli düzenlemelerin yapıldığı bir ülkeye yabancı yatırımcılar gelmez, tasarruf eksikliği yaşanmaya devam eder ve döviz krizleri kaçınılmaz olur. Bu sebeple kriz anlarını sürekli hale getirecek müdahalelerden uzak durmak gerekiyor. Dünkü raporda arz ettiğim gibi, kuralların esnetildiği her yerde gevşeklik peşi sıra geliyor ve bunun faturası hep vatandaşa çıkıyor.
Bundan sonraki süreçte “zorlama” değil “teşvik etme” yaklaşımıyla düzenlemelerin yapılması, kamunun fazla bir müdahalesine gerek bırakmadan piyasanın dengeye gelmesini sağlayacaktır. Margaret Thatcher’ın şu sözünü hatırlayalım:
“Hükümetler vatandaşın içindeki iyilik yapma duygusunu harekete geçirecek şekilde davranmalı ki kötülük boğulsun. Çünkü zorla iyilik yaratmaya çalışmak neticede olumsuzlukları besleyecektir..”
Özetle, Vatandaşından sürekli kuşkulanan ve işleri kontrol etmek yerine kişileri kontrol etmeyi hedefleyen bir iradenin faydalı bir iş üretmesi pek mümkün değildir demek istemiş.