enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Az Bulutlu
22°C

Sevmek ve İstemek / Peyami Bayram

Sevmek ve İstemek / Peyami Bayram
REKLAM ALANI
10.04.2022
0
A+
A-

«Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. » (Haşr, 59/9)
“Birbirinizi sevmedikçe gerçekten iman etmiş olamazsınız; iman etmeden de cennete giremezsiniz.”
Eskilerin “çarıklı erkan-ı harp” dedikleri güzel Anadolu’nun saf aklı der ki “kuru kuru gadan alam, takır takır gurban olam”.
Evet sevmek bir iddiadır ve her iddia mutlaka ispat ister. Bu deyim tam da buna işaret ediyor. İspatı olmadığı takdirde en samimi sevgi sözcükleri bile iddia olmaktan öte geçemez ve havada kalır. İnsan ilişkilerinde biz bu çabayı gösterdiğimiz oranda sevgiye karşılık buluruz. Malumdur ki emek sarf etmeden kazanç olmaz.
Mahlukun birbirine karşı ilişkisindeki bu külfet-nimet dengesi tamamen maddi gibi görünse de manevi/duygusal boyutta da böyledir. Ferhat’ın dağlar delmesi, Mecnun’un çöller geçmesi hep bu sebepledir. Kişinin sevdiğine bir hediye alması, ona ulaşmak için zahmete katlanması, bedel ödemesi ve hatta onun için çileler çekmesi boşuna değildir. Bu insani bir haldir ve bu durum hepimiz için aynıdır.
Seven tarafında olduğumuz kadar sevilen tarafında da yer alırız. İstemeye yüzü olması için vermeyi de bilmeli insan. Bunun her iki tarafında da insanı mutlu eden bir boyut vardır. Bu sebeple cimri, bencil ve hasis insanlar hiç mutlu olamazlar. Vermek sevgi ile olur, sevmek ise yürek ister.
Bununla beraber pek tabii Allah’ı seven O’nun mahlukatını da sever ve Allah için verir. Paylaşmak güzeldir, hatta dürüst, samimi, adil bir yaşam için elzemdir. Lakin sevmek gibi paylaşmak da öğrenilen bir olgudur. Sevgiyi tatmamış, paylaşımı yaşamamış bir insan ve toplum bu konuda mazurdur. Peygamberler de insanlara tam da bunu öğreten numune insan/öğretmenlerdir. Siyah-beyaz, zengin-fakir, yaşlı-genç vs. ayrımının olmadığı sevgiyle yoğrulmuş toplumlar peygamberler eliyle büyütülmüştür hep. Dünyada buna benzer ilahi bir kaynağı olmayan bazı öğretiler olsa da muhakkak bir tarafı boşta kalmıştır onların.
Sevgi gözün gördüğünü kalbin hissetmesidir ve aynı zamanda firasetli bir aklın bir ideali/fikri/müteali duyumsamasıdır.
Tekrar başa dönersek; insan cimrilikten uzaklaştıkça felah bulacaktır. Bunun için vermeyi bilmelidir. Vermek ise ancak sevgiyle olur, sevmeyen neyi/niye versin? Sevmek ise iman etmekle mümkün olan bir olgudur.
İnsan önce istemeyi bilmeli.
Kimden, ne isteyeceğini.
Nasıl isteyeceğini.
Şayet istemeyi bilmezse vermeyi de bilemez.
Allah insana vermeyi istemeseydi ona istemeyi vermezdi.
Biz aczimizi bilip, O’nun kudretini idrak ederek O’nun sınırsız hazinelerinden(maddi/manevi) ihtiyaçlarımızı usulünce istersek O muhakkak verir. Öncelikle buna bütün kalbimizle iman etmeliyiz, imanın aksiyona dönüşü ise şu şekilde olmalı kanımca;
1. Ben acizim, yetersizim, yoksulum, kimsesizim, yol bilmezim, müşkilim. Bunu hissederek bilmek insan ve kul olmanın ilk şartıdır.
2. Allah başlangıcı ve sonu olmayan, eşi/benzeri olmayan yüceler yücesi, doğurulmamış ve doğurmamış, görünür/görünmez her şeyin mutlak sahibi ve hakimi, bu sınırsız mülkünde en ufak bir ortağı olmayan, her şeyi yoktan var eden ve daima tasarrufu altında bulunduran, bunun için hiç kimse ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan mutlak ve tek yaratıcıdır.
3. Ben acizane O’nun mülkünde O’nun yoktan var ettiği bir canım. Başlangıcımı nasıl yaratmışsa muhakkak benim benzerlerim gibi beni de ölüm beklemektedir. Bu ölüm bir yok oluş değil belki yeni ve farklı bir hayatın başlangıcıdır. Nasıl ki bu dünyaya gelmeden önce nerede ve ne halde olduğumu bilmiyor ve hatta hatırlamıyorsam da en azından annemin karnında bir müddet ömür sürdüğümü benim gibi herkes biliyor. Annemin karnında iken bu dünyayaya gelmek için maddi hazırlık geçirdiğim dönem gibi şimdi yaşadığım bu hayatta da bundan sonraki hayata ruhen/manen hazırlık yapmalıyım. Annemin karnında benim maddi/ruhi gelişimimi annemin kanı/canı vesilesiyle sağlayan Rabbim şimdi bana lutfettiği bu beden ve bunu idare eden akıl ve kalp/ruh/can ile benim için kesin bir akıbet olan ölüm anına kadar bana irade/insiyatif verdi. İşte bu insiyatifi/iradeyi kullanarak ulaşacağım akıbette muhakkak bir hesap beni bekliyor olacak. İşte bu yolda ilerlerken aczimi bilerek ama imkanlarımı inkar etmeden bu hayatı verenin istediği gibi neticelendirmek esas maksadım olmalı. Burada yapmam gereken kendi üzerime düşen maddi ve manevi gerekleri yerine getirirken Allah’tan eksiklerimi tamamlamasını ve yanlışlarımı düzeltmem için bana fırsat vermesini istemeliyim. Ben aciz bir yaratık olduğumdan eksik ve yetersiz olacağım için O’nun yardımını istemeliyim. Ayrıca aczimden ötürü yaptığım hatalarımın affını ve telafisi için yeni fırsatlar vermesini yine O’nun sınırsız hazinelerinden O’nun merhametine sığınarak istemeliyim.
4. İsterken O’nun vereceğinden en ufak bir tereddütüm olmamalı ancak istemek için de yüzüm olmalı. İnsan çalışmadığı bir işten ücret alabilir mi? Sürmediği topraktan ürün alabilir mi? Çıkmadığı bir yolda mesafe kat edebilir mi? İşte böyle; ben de önce hayatım için bir fikrim olur, bunun için çaba sarfeder, emek verirsem ve maddi/fiziki/zihni bütün imkanlarımı kullanırsam işte bir beşer olarak yapmam gerekenleri yapmış olurum. Kusursuz bir varlık olmadığım için muhakkak eksik ve kusurlarım olacaktır fakat imkanlarımın tamamını kullanmış olmam benim Rabbimden yardım istemek için uygun bir zemindir ve hatta elzem olandır. Mesela bir işçi çalıştığı işte kendisi yapması gereken emek ve çabayı göstermeden nasıl ki kimseden yardım isteyemezse ben de hayatım için yapmam gerekenleri yeterince yapmadan Allah’tan isteyerek O’nu kendime (haşa)hizmetkar etmiş gibi olurum. Aslında O benden kendisi için bir şey istemiyor, zira O’nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. İhtiyaç sahibi ben isem önce benim çabam gerekir bilahare O’nun yardımını isteyebilirim. Allah’tan yardım isterken yani dua ederken o konuda bir çabamın, emeğimin olması gerekir.

https://bayramist.blogspot.com.tr/…/sevmek-ve-istemek…

REKLAM ALANI