Merkez Bankası politikaları ile alakalı düşüncelerimi biliyorsunuz. Uygulanan politikayı bilimsel ve pratik açıdan doğru bulmadığımı ifade ederken, Merkez Bankası yönetiminin pratik zekalı olduğunu da kabul ediyorum.
Depremden sonra yapılan faiz indirimi beklenen bir durumdu ancak küresel anlamda bankacılıkla alakalı sıkıntılar baş göstermişken ve döviz kurunun altında ateş yanmaya başlamışken, bir kez daha faiz indirimi yapmak akla gelecek en son hareket olmalıydı.
Geçen ay Merkez Bankası’nın aklında neyin olduğunu anlamaya çalıştığımı ifade etmiştim. Açıkçası tam on yıl evvel politika faizlerinin tüm zamanların neredeyse en düşük seviyesine çekilmiş olduğunu, bugün Merkez Bankası’nın bu seviyeye faizleri çekmeye çalıştığını bir ihtimal olarak değerlendirmeye almıştım. Ancak “zor oyunu bozar” demişler, geçen aydan bu yana özellikle küresel siyaset ve küresel ekonomi ile alakalı gelişmeler olumlu seyretmeyince, seçimlerden önce döviz kurları tarafında bir kaza yaşamamak için bu kararın alındığını tahmin ediyorum.
Bu karar siyasetten bazı çıkışlar gelebilir elbette. Bunu da doğal karşılıyorum, çünkü Cumhur İttifakı faiz düşüşlerinin yanında olduğunu sürekli olarak ifade etmekte. Merkez Bankası’nın bugün yaptığı hareket piyasa gerçekleri karşısında doğru olsa bile, siyasetin gereği olarak TCMB sitem eden açıklamalar gelebilir. Eğer hiç gelmezse, demek ki alınan karardan herkes memnun, Merkez Bankası Başkanından da ziyadesiyle memnun anlamına gelir.
Uzun uzadıya diye bir rapor yazmaya gerek yok. Merkez Bankası’nın karar metni de zaten “kes yapıştır” yöntemiyle üretiliyor diyebilirim. Dolayısıyla seçime kadar döviz kurlarının sakin kalması, enflasyonun da çok yükselmemesi için ekonomi yönetiminin çaba göstereceğini söylemek falcılık olmaz.