Yakın geçmişten günümüze dilimize pelesenk olmuştur gündelik hayatta çok kullanıyoruz. Türkiye’de projelerin yavaşlığı projelerin geliştirilememesi. Hatta projelerin başlayamayacağı anlatılır.
Birde farklı açıdan baktığımıza kendimize eleştiri olarak şöyle bir söz var; ‘’Türk gibi başla, Alman gibi devam ettir, İngiliz gibi bitir.’’
Biz toplum olarak proje başlama konusunda zaten yetenekliydik. Proje geliştirme konusunda kendimizi geliştirdik amma…
Bir işi bitirme noktasında hala maalesef iyi bir yerde değiliz.
Neden bu kadar lafı bu kadar dolaştırdım diye soracak olursanız;
Sene 2023 olmuş çok büyük deprem felaketi yaşanmış. Televizyon ’da tartışma programlarını izliyorum, yönetmelikler havada uçuşuyor. Yaşadığımız büyük deprem bunu ortaya çıkardı ki; yönetmelikleri hazırlama konusunda eksiğimiz yok.
Amma velakin uygulama ve denetleme konusunda karnemiz çok zayıf.
Bugün Türkiye ‘asrın felaketi’ diye adlandırdığımız çok büyük depremin gölgesinde, hala tartışılan ekonomik belirsizliğinin içinde, bana göre gerçekten de tarihi bir seçime gidiyoruz.
Seçime bakıyorum da çoklu birbirlerine yabancı unsurlardan oluşan, görüşleri birbirinden farklı birliktelik oluşan iki cepheli seçime gidiliyor.
Tarafların birisi Başkanlık sistemini tam anlamda uygulayamadığını söyleyen Cumhur İttifakı, diğeri ise başkanlık sistemini reddedip geçmişte ki parlamenter sistemini restore ederek parlamenter sisteme dönmek isteyen Millet İttifakı.
En çok konuşulan konu ise iki cephenin birbirlerine akıl almaz eleştirileri.
Tam da bu noktada iki cephenin karar vericilerine sözümün ulaşabileceği temsilcilerine, Cumhur ve Millet ittifakı mensuplarına sesleniyorum; Allah aşkına söylemlerinizin birbirinizden farkınız ne?
Millet ittifakı seçilirse yapılan yolları köprüleri kapatacak mı? Paralarını almayacak mı?
Cumhur ittifakı tekrar iktidara devam ederse muhalefetten gelen eleştirileri dinlemeyecek mi?
Buna benzer soruları çoğaltmak elbette mümkün…
Lafı fazla uzatmak istemiyorum. Göreve kim gelirse gelsin. Akla, mantığa ve kanunlara uygun ya da uygulamalar yapacak.
Çözüm önerin nedir diye soracak olursanız; bu iki ittifakın bütün kaygı ve öfkelerini geride bırakarak bir Ramazan sofrasında bir araya gelerek ülkenin geleceği adına buluşmalarıdır. Bu ülkenin buna çok ihtiyacı var
Her iki ittifak birbirine saygılı olmak zorunda. Bu ülkenin kaybedecek bir dakikası bile yok.
Dönem artık;’’ Türk gibi başla, Türk gibi devam ettir, Türk gibi bitir.’’ Dönemidir.
Yeni Esnaf Gazetesi’ni deprem sayısı olarak siyah beyaz çıkarttık. Hepimizin içi çok yandı, çok üzüldük kaybettiklerimiz oldu, yaralılarımız oldu. Ortaya büyük bir en kaz çıktı. Bu deprem tarihimizin en acı olayların arasında yer aldı. Bizde bu olayda ülkemizin her ferdi gibi ‘nasıl yardımcı olabiliriz’ diye düşündük. Deprem bölgesine gönderdiğimiz yardımlar oldu. Deprem bölgesinden gelen insanımıza ikamet ve iş konusunda yardımcı olmaya çalıştık. Gazetemizin son sayısında maddi anlamda gelirlerimizin bir kısmını bağışladık. Bu vesile ile bize ilanları ile destek olan bütün okurlarımıza sevenlerimize teşekkür ederim. Allah eksikliğinizi göstermesin.
Son söz olarak; Oraya ne yapsak azdır. Allah bir daha böyle acı yaşatmasın.