enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,2020
EURO
35,0069
ALTIN
2.504,53
BIST
10.643,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
22°C
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
22°C
Salı Açık
25°C
Çarşamba Az Bulutlu
22°C

Dijital Medya ve Eğitim / Özdinç Akdel

Dijital Medya ve Eğitim / Özdinç Akdel
REKLAM ALANI
15.05.2021
0
A+
A-

Eğitim yöntemleri ve araçları açısından öyle bir geçiş dönemindeyiz ki yeni nesil öğrenci profili ile eski nesil eğitimci arasında epeyce bir niteliksel fark ortaya çıkmıştır. Bilgi teknolojisinin, epeyce hızlı gelişen dijital medya ortamında bir başka algılayıcı modelini talep ettiğini görebiliyoruz. Bilginin niteliği ve kapsamı ne olursa olsun artık yetkin bir medya okuryazarlığı söz konusu değilse zamanın dışında kalma gibi bir olguyla yüz yüze gelmek kaçınılmazdır. İletişim dediğimiz karşılıklı anlaşılır olma mekanizması, içinde birçok katmanı oluşturur. İletişim kavramı toplumsal yaşamın her alanında ve her aşamasında karşımıza çıkıyor. İletişim, toplumsal yaşam ortamında bulunan insanların birbirleri ile olan ilişki ve etkileşiminde önemli bir rol oynarken iletişim teknolojisine yabancı kalmak artık bir tür sosyolojik dışta kalma nedenine dönüşebiliyor. Bir zamanlar kişi kendini yaşadığı toplumun bir üyesi olduğunu hissedebilmesi için fiziki olarak toplu bulunma ortamlarında kendini göstermesi gerekirdi şimdi ise dijital ortamlarda duygu ve düşüncelerini çevresi ile paylaşımı, iletişimi gerektirmektedir. Toplumsal yaşamın düzenlenmesinde ve oluşmasında önemli bir işlev gören iletişim epeycedir
bambaşka boyutlara taşınmıştır; o da, dijital ortamdır. Sözünü ettiğimiz bu radikal değişiklerden elbette ki eğitim de nasibini alacaktı. Özellikle Covid-19 pandemisiyle gündeme gelen çevrimiçi eğitimin eğitimci ve öğrenci arasında bir başka iletişim platformunu gündeme getirmesi medya okuryazarlığı kabiliyetinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha bizlere hatırlattı. Bilgi teknolojisiyle ilgili her türlü yenilik medya okuryazarlığı kapsamında sürekli takip edilmeli ve pratik kazanımlardan geri kalınmamalı. İşte bu gereksinimlerden yola çıkarak okullarda medya okuryazarlığı derslerinin daha yoğun bir şekilde devreye girmesi gündeme gelmelidir. Eğitim, medya, kişilerarası iletişim, mesleki düzlemdeki program uygulayıcılığı, tüm bunları kapsayacak bir medya okuryazarlığı ders programı öğrenciyi hayata atılma safhasında daha hazırlıklı kılacaktır. Mesleki yaşamda, kitle iletişim araçlarını takipte ve bürokratik işlemlerde dijital ortam yetkin bellek ve işlev açısından yaşamımızın bir parçası hatta omurgası haline gelmiştir. Eğitimbilim bu süreçten elbette ki kendini soyutlayamaz. Ancak pandemi nedeniyle çevrimiçi eğitimde bir başka boyut daha ortaya çıkmıştır; o da okulun sosyolojik ölçekte bir toplu bulunma ortamı olduğundan öğrencilerin uzun zaman yalnızlaşarak “öğrenme” durumunda kalması bilgiyi nedensiz kılan bir duygu hali yaratmıştır. Toplu bulunma ortamları, kişilerin iletişim kurma ve duygu aktarma içgüdülerini daha insani boyutlarda deneyimleyebilmeleri açısından çok önemlidir. Eğitim sadece bilgi aktarma işlevini yerine getiren bir uygulama alanı değil, aynı zamanda sevgiyi, şefkati, dayanışmayı, karşılıklı anlayışı ve
hoşgörüyü de öğreten, topluma sağlıklı bireyler yetiştiren kurumsal bir yapıdır da. Öğretmen sadece bilgi aktaran bir aracı değil toplumsal kuralların doğru işleyişinde model olacak olan bir bireydir de. Öğrenciyle sorunlarını paylaşan, ona öğüt veren öğrencinin aile ve toplum arasındaki manevi köprüsüdür de. Okul birlikte sevinmenin, birlikte üzülmenin ve birlikte zorlukların üstesinden gelmenin sosyal bir sahasıdır. Demek ki yeni eğitim düzeninin iki gerçekliği de göz önünde tutarak yeni açılımlara olanak sağlaması kaçınılmazdır. Hem okulun sosyolojik, etik ve davranışsal açıdan bir toplu bulunma ortamı olarak değerlendirilmesi hem de hızlı gelişen dijital platfomlarda daha yetkin olan bireylerin yetiştirilmesi için gerekli eğitim programlarının hazırlanması sanırım çağımızın en acil sorunudur.

 

REKLAM ALANI