Pandemiyle başlayan, Rusya-Ukrayna savaşıyla devam eden tedarik zinciri krizi, küresel ekonomiyi özellikle enerji alanında negatif etkiliyor. Tükettiği doğalgazın yüzde 40’ını Rusya’dan ithal eden Avrupa Birliği (AB) ise yaşanan enerji krizine kısa ve orta vadeli alternatif çözümler arıyor. AB, REPowerEU planı ile Rusya’dan doğalgaz ithalatını 2027 yılına kadar tümüyle sonlandırmayı amaçlıyor. Şimdilerde LNG’ye (sıvılaştırılmış doğalgaz) ağırlık vermiş olsa da Rusya’dan aldığı yıllık doğalgazın 155 milyar metreküp gibi çok büyük ölçekte bir rakam olması, diğer boru hattı alternatiflerini de gündemde tutuyor. Bu persfektifte, Hazar ve Ortadoğu bölgelerinden Avrupa’ya doğalgaz tedarik rotası olan Güney Gaz Koridoru da kritik önemde.
Diğer taraftan Türkiye, Azerbaycan doğalgazını Avrupa’ya taşıyan TANAP (Trans Anatolia Natural Gas Pipeline) TAP (Trans Adriatic Pipeline) hatları için stratejik noktada. Temmuz ayında, Azerbaycan ile Avrupa Komisyonu tarafından temsil edilen AB arasında enerji alanında stratejik ortaklık mutabakat zaptının imzalanmasından sonra bu önem daha çok arttı. Azerbaycan, TANAP boru hattıyla yapılan doğalgaz ihracatının 16 milyar metreküpten 32 milyar metreküpe, TAP boru hattıyla da 10 milyar metreküpten 20 milyar metreküpe çıkarılması konusunda istişarelerde bulunuyor. Ayrıca Azerbaycan, Avrupa’ya doğalgaz ihracatını 2027 yılına kadar iki katına çıkarmayı da planlıyor.
TANAP konusunda Ankara ile Bakü arasındaki mevcut anlaşmaya göre, söz konusu boru hattındaki ek kapasitede ilk kullanım hakkı Türkiye’ye tanınıyor. Anlaşmanın 7. madde-sine göre, TANAP’la ilgili atılacak kapasite genişletme ve arzı artırma adımlarında öncelik Türkiye’ye verilmiş durumda. Yani, Avrupa’nın almak istediği ek doğalgaz ve faydalanmak istediği kapasite için öncelikle Türkiye ile anlaşması ve Ankara’nın buna onay vermesi gerekiyor. Azerbaycan, geçtiğimiz yıl yaklaşık 19 milyar metreküp doğalgaz ihraç etti ve bunun 8.2 milyar metreküpü Avrupa’ya taşındı. Söz konusu rakam önceki yıla göre yüzde 40 artışı da ifade ediyor. Azerbaycan’ın bu yılki doğalgaz ihracatının 22 milyar metreküpü aşacağı ve bunun 11.5 milyar metreküpünün Avrupalı tüketiciler tarafından kullanılmış olacağı tahmin ediliyor.
Konuyla ilgili İstanbul Ticaret’e değerlendirmelerde bulunan Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi-Enerji Uzmanı Dr. Yunus Furuncu, Türkiye’nin TANAP projesinin yüzde 30 oranında ortağı ve aynı zamanda gazın üretim yeri olan Şah Deniz 2 Sahası’nın da yaklaşık yüzde 20 oranında ortağı olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “TANAP projesi aslında Türkiye’nin uluslararası enerji piyasalarına önemli bir aktör olarak girdiği bir proje. Bu proje ile Türkiye, Avrupa Birliği’ne doğalgaz tedariki yapan önemli bir aktör konumuna geçti. Avrupa’nın Rusya ile yaşamış olduğu enerji krizi ile birlikte bu hattın önemi gün geçtikçe artıyor. Bu yüzden hattın kapasitesinin 32 milyar metreküpe çıkarılması ve bunun 20 milyar metreküpünün Avrupa’ya iletilmesi gündemde. Bu konudaki kilit ülke ise Türkiye. Çünkü hattın doğalgaz akışında ilk istifade edecek olan ülke de Türkiye. TANAP üzerinden Türkiye ve Azerbaycan’ın anlaşması ile Avrupa’ya daha fazla doğalgaz gidebilir.”
TANAP’ın içinde bulunduğu Güney Gaz Koridoru’nun daha fazla ön plana çıkabileceğine de dikkat çeken Dr. Yunus Furuncu, şöyle devam etti: “Azerbaycan’dan gelen güzergahın Türkmenistan doğalgazı ile birleştirilerek kapasitenin 100 milyar metreküplere kadar çıkarılması mümkün. Bu kapasite artışında Türkiye, AB ve Türkmenistan’ın işbirliği gerekiyor. Aslında bu hattın Rus doğalgazına önemli bir alternatif haline gelmesi hem Türkiye hem de Avrupa açısından oldukça önemli. Bu yüzden Avrupa Birliği ve Türkiye’nin bu konuda daha fazla gayret içerisine girmeleri yerinde olacaktır.”
Hazar’ın statüsünün belirlenmesinden sonra Türkmenistan doğalgazının Azerbaycan üzerinden Gürcistan’ı geçerek Türkiye’den Avrupa’ya ulaştırılmasının eskiye göre daha kolay olacağının anlaşıldığını da belirten Furuncu, “Çünkü Türkiye-Türkmenistan arasında 1999 yılında doğalgaz alım anlaşması imzalandı. Ancak Hazar’ın statü sorunu ve bölgedeki diğer gelişmeler anlaşmanın gerçekleşmesini önledi. Türkmenistan’ın doğalgaz kapasitesi olarak dünyada ilk beşte yer aldığı ve bu potansiyelinin de tam olarak harekete geçirilmediği biliniyor. Avrupa Birliği ve Türkiye’nin yoğun girişimleri ve işbirliği ile Türkmenistan’dan yeni bir hattın ortaya çıkması mümkün olabilir” dedi.
Doğalgazda kısa vadede tedarikçi olma potansiyeline sahip olan bir başka ülke de Irak. Yaklaşık 3.5 trilyon metreküp kanıtlanmış doğalgaz rezervi ile Irak dünyada 12. sırada yer alıyor.
Öte yandan, Irak’ın yıllık doğalgaz üretimi ise 30 milyar metreküp seviyesinde gerçekleşiyor fakat bunun 20 milyar metreküplük kısmı petrolle birlikte çıkan doğalgazdaki yatırım eksikliğinden dolayı yakılıyor. Yani yatırım eksikliği giderilirse Irak petrolde olduğu gibi doğalgazda da önemli bir ihracatçı olabilir. Irak’taki siyasi iklimin çok fazla değişmesinin Irak enerji kaynaklarının dünya piyasalarına yeterince çıkmasını engellediğini belirten Dr. Yunus Furuncu, şu analizi yaptı: “Irak’ta zaman zaman ortaya çıkan siyasi olaylar bu ülkenin doğalgazının dünya piyasalarına arzının ve bu ülkeye gelecek yatırımların önündeki en büyük problem. Aslında Irak, doğalgazda da önemli bir potansiyele sahip. Bu potansiyel Türkiye’nin de yer aldığı işbirliği ile değerlendirilirse, Irak doğalgazının Avrupa’ya taşınması, diğer gündeme gelen projelere göre daha düşük maliyetli, proje gerçekleşme süresi ise daha kısa olacaktır.”
HABERİN DETAYI İÇİN:
https://www.itohaber.com/haber/guncel/225540/kuresel_enerjide_turk_merkezi_zamani.html