Verdiğim eğitimler arasında en değer verdiğim konusu, iş hayatında kişisel motivasyon. Motivasyonumuzu kaybettiğimizde, başarı şansımızı oldukça düşürmüş oluyoruz.
Bana göre başarı istikrar ve tutkuyla çalışmaktan geçer. Eğer her sabah işe, heyecan ve mutlulukla gidiyorsanız, zaten başarı yolunuzda emin adımlarla ilerleyeceksiniz demektir. Fakat eğer motivasyonumuzu kaybettiysek ne yapacağız? Çalışanların motivasyonun sürekliliği için kuruma da büyük görevler düştüğünü düşünenlerdenim. Peki iş hayatında motivasyonu düşüren sebepler nelerdir?
Motivasyon kaybına stres düzeyi yüksek iş ortamlarında ve müşterilerle aşırı etkileşime dayalı mesleklerde daha fazla rastlıyoruz. İnsanlarla, yüzüyüze yapılan, duygusal taleplere dayalı mesleklerde motivasyon kaybına daha çok rastlıyoruz.
Şirketlerin daha az elemanla, en kısa zamanda, olabilecek en yüksek miktarda iş üretme çabası optimum noktayı aştığı zaman aşırı iş yüklenmesi sebebiyle çalışanlar tükenip çalışamaz hale gelmektedir.
Bir işin gerektirdiği donanım o işi yapacak kişinin bilgi ve becerisinin çok üzerindeyse, bu fark o kişide, Özgüven kaybı ve yetersizlik hissi yaratıp motivasyon kaybına neden olmaktadır.
Bir kişinin o anda sahip olduğu bilgi ve beceri seviyesinin çok altında olan, sıradan ve basit işler yapmak zorunda bırakılması da motivasyon eksikliğine sebep olmaktadır.
Yapılan işin zenginleştirilmemesi, uzun yıllar aynı işi yapan kişinin mesleği ile olan ilişkisinin monotonlaşıp, sıkıcı bir hal almasına neden olabilmektedir.
Bir şirkette kimin ne yapacağı belirsiz, görev ve yetki tanımları muğlak ise, rol karmaşası ve görev çatışması nedeniyle motivasyon kaybı görülebilmektedir.
Yüz yüze yapılan mesleklerde hizmet verdiği insanın/müşterilerin derdini kendi derdi gibi içselleştirip aşırı duygusal yıpranma yaşayan, işiyle özel hayatını duygusal boyutta profesyonelce ayıramayanlarda motivasyon kaybı daha çok görülmektedir.
Değerli okurlarım, yazımı en sevdiğim sözlerden biri olan İsteklerimiz uyanınca, ayaklarımız HAFİFLER sözüyle noktalamak istiyorum.